İsa tekneye binince, ardından öğrencileri de bindi. Gölde ansızın büyük bir fırtına koptu. Öyle ki, dalgalar teknenin üzerinden aşıyordu. İsa bu arada uyuyordu. Öğrenciler gidip O’nu uyandırarak, “Ya Rab, kurtar bizi, yoksa öleceğiz!” dediler. İsa, “Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?” dedi. Sonra kalkıp rüzgarı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu. Hepsi hayret içinde kaldı. “Bu nasıl bir adam ki, rüzgar da göl de O’nun sözünü dinliyor?” dediler.
“Aynı gemide olmak” diye bir tabir vardır, bilirsin değil mi? Bu tabir genellikle, iki ya da daha çok kişinin çıkarlarının ortak olduğu, bu nedenle birbirlerine zarar vermemeleri gerektiği durumlarda kullanılır. “Hepimiz aynı gemideyiz. Dolayısıyla falancanın aleyhine bir davranışta bulunursak bu bizi de etkiler!” gibi. Böylesi durumlarda “gemide”, “teknede” bulunan herkes üç aşağı beş yukarı eşit konumdadır ve birlikte hareket etmelidirler. Birlikte düşünmeli ve birbirlerine iyi davranmalıdırlar. Çünkü gemi batarsa hepsi boğulacaktır. Onlar için önemli olan gemidir, geminin suyun üzerinde kalması, onları gidecekleri limana sağ salim götürmesidir.
Ancak, bugünkü Müjde metnimizde aynı gemide olan insanların durumu böyle değil. İsa ve öğrencileri aynı gemideler ama durum, az önce anlattığımız durumdan temelden farklıdır. Öğrenciler henüz bunu tam olarak bilmeseler de.
Öğrencilerin gözünde İsa kimdi? Çok güçlü bir peygamber. Tanrı’nın sevdiği, sözüne, duasına kulak verdiği son derece kutsal bir insan. Evet bunlar elbette doğrudur ama öğrenciler İsa hakkındaki büyük gerçeğin sadece bunlardan ibaret olmadığını henüz bilmiyorlardı. Onlar İsa’nın Tanrı’nın bütün doluluğuyla insan olmuş, bedenlenmiş hali olduğunu, İsa’nın sözünün, Tanrı Sözü olduğunu bilmiyorlardı. Gerçi çok doğru bir şekilde İsa’dan yardım istediler. Bütün insanların Kurtarıcı’sı olan Mesih İsa’ya yönelerek “Ya Rab kurtar bizi!” diye yalvardılar.
Bizler de böyle yapmalıyız. Zor zamanlarımızda, tek Tanrı olan Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’a sığınmalı, Mesih İsa’dan yardım istemeli, “Ya Rab, kurtar bizi!” demeliyiz.
Bu noktaya kadar, İsa’nın öğrencilerin fırtınalı havada, yani büyük bir sorun karşısında yapmaları gerekeni yaptıklarını söyleyebiliriz. Kurtarıcı olan İsa’ya yönelmek, Tanrı yardımına başvurmak. Doğru olan da budur. Ama onlar, İsa’yla aynı gemide olmanın ne anlama geldiğini ve bunun ne büyük bir nimet olduğunu yeterince kavramışlar mıydı acaba? Ne dersin?
İsa ile aynı gemide olmak zaten kurtulmuş olmaktır. Çünkü İsa, dediğimiz gibi insanların, hem de bütün insanların Kurtarıcı’sıdır. İnsanları kötülüğün egemenliğinden, cehenneme gitmekten kurtaran O’dur. İncil’de bu çok açık biçimde belirtiliyor. Örneğin şu ayet:
(İsa’dan) Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur.” (Elçilerin İşleri 4:12)
Ama öğrencileri yine de korkuyorlardı. Oysa dedik ya. İsa ile aynı gemide olmak demek, kurtulmuş olmak, güvende olmak demektir zaten. İsa’nın gemisindeysek, dünyanın en güçlü kasırgası bile bizim için en korunaklı limandan daha güvenlidir. Bütün insanların, bütün yaratılışın Kurtarıcı’sı İsa’yla aynı gemide olan sen, dostum, şunu her zaman hatırla: Sen iman ve Vaftiz yoluyla, İsa Mesih’le bir oldun, O’nun bedeni olarak ifade edilen Hristiyan Kilise’sinin bir parçası oldun. Bu demektir ki sen de O’nun kutsal gemisindesin. Etrafta fırtınalar ve ölümcül tehlikeler de olsa korkma. Dünya bütün günahlı doğasıyla sana saldırıyor olsa da kaygılanma. İsa Mesih seni umursuyor, Tanrı seni koruyor. İsa ile birlikte olmak, Tanrı’nın koruması altında olmak demektir.
Demek ki İsa ile aynı gemideysek bilmeliyiz ki, gemimiz, teknemiz batmayacak. Çünkü bu gemi zaten Kurtuluş’a götüren gemidir. Bu gemi kurtuluş gemisidir ve bu gemi kilisedir.
İsa öğrencilerine böyle söylüyor: “Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?” Evet, Tanrı bizimleyse kim ya da ne bize zarar verebilir? Kardeşim, senin Etrafındaki fırtınalar ne denli güçlü olursa olsun, yaşamındaki sorunların ne kadar zorlu görünürse görünsün, bu Hristiyanca güven her zaman yanında olsun. Unutma, aynı gemide olduğumuz kişi İsa Mesih’tir. Ve biz, O’na inananlar O’nun birliğinde, O’nun koruyuculuğu altındayız. Bu güvenle yaşamak insana derin bir huzur verir. Demek ki korku dolu bir yaşam, Tanrı’ya olan imanımızın -yokluğu değil elbette, ama- kıt olduğu anlamına gelir. O durumda bile, yetersiz imanımızı güçlendirmesi için Tanrı’dan yardım dilemeliyiz.
Sevgili kardeşim. İsa’nın gemisinde olmak, yani güvende olmak, O’nun çarmıhtaki ölümü ve görkemli dirilişi aracılığıyla şimdiden kurtulmuş olmak, evet bize güven vermeli. Ama dikkatli de olmalıyız.
Dikkatli olmalıyız, çünkü her şeyden önce, biz her zaman İsa’da kalmaya muhtacız; yani “nasıl olsa kurtulduk” diye sorumsuzca yaşayamayız. Her zaman İsa’ya bağlı kalmalıyız. Ve ikinci olarak da, İsa’nın gemisinde olmak, fırtınalı denizlerin, tehlike ve sıkıntıların olmayacağı anlamına gelmez. Zaten Müjde metnimizde de ne oluyor? Gemi yoğun bir fırtınanın ortasında kalıyor, değil mi? Demek ki Hristiyanların yaşamlarında da sıkıntılar, zorluklar olacak. Ne de olsa dünya böyle bir yer. Hristiyan olmak, büyülü bir biçimde her türlü sorunun şıp diye ortadan kalktığı bir dünyada yaşamak demek değil. Ama sorunlarla başa çıkabileceğimizi bilmek demek. Sorunlarımızla başa çıkanın Rab’bimiz Mesih İsa olduğunu bilmek demek. O’nun her zaman bizimle olduğunu, O’nun rüzgâra, denize, bütün yaratılışa hâkim olduğunu bilmek. İsa’nın yanında olmanın Tanrı’nın Egemenliği’nde, güvende olmak olduğunu bilmek. Kurtarıcı’nın, yani İsa’nın, bizi koruduğuna ve her zaman koruyacağına bütün kalbimizle güvenmek demek.
Dua Edelim: Göksel Baba, sıkıntılı ve zorlu zamanlarımızda bize hatırlat ki sen Oğlu’n İsa Mesih’i bizi her türlü kötülükten kurtarmak ve sonsuza dek bizimle olmak, bizi korumak için gönderdin. O’na her zaman güvenmemizi, Söz’üne inanmamızı sağla. Amin.