RAB Avram’a, “Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git” dedi, “Seni büyük bir ulus yapacağım, seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, bereket kaynağı olacaksın. Seni kutsayanları kutsayacak, seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar senin aracılığınla kutsanacak.”
Avram RAB’bin buyurduğu gibi yola çıktı. (Yaratılış 12:1-4a)
Avram’ın, yani İbrahim’in Tanrı onu çağırmadan hemen önce hayatıyla ilgili ne düşündüğünü merak ediyorum. Yetmişlerinde, evli ama çocuksuz bir adamdı. Çocuğunun olmaması hayattaki en büyük üzüntüsüydü. Yine de karısıyla ve akrabalarıyla birlikte yaşıyordu, bu nedenle tümüyle yalnız değillerdi ve muhtemelen varlıklılardı. Hiç şüphesiz Avram’ın hayatının geri kalanı tahmin edilebilirdi – ölene dek aynı eski şeyler süregelecekti.
Ve sonra Tanrı ona seslendi. “Yurdunu bırak ve seni gönderdiğim yere git. Akrabalarını, evini, kentini, bildiğin yolları bırak. Onun yerine bana bak. Seninle inanılmaz bir şey yapacağım. Ve senden ve ailenden ötürü, yeryüzündeki tüm uluslar kutsanacak” dedi.
Böylece Avram’ın planları uçup gitti. Bundan böyle Avram bir sonraki yıl nerede yaşayacağını ve başına orada neler geleceğini bilemeyecekti. Ama Tanrı’nın sarsılmaz vaadini biliyordu: “Senin soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün halklar kutsanacak” (Elçilerin İşleri 3:25b).
İsa Avram’ın soyundan gelecekti. Ve Tanrı tüm insanları İsa’nın doğumu, acı çekmesi, ölümü ve dirilişiyle kutsayacaktı. Tanrı’nın planı işte buydu: Yeryüzündeki ailelerin tümünü Kurtarıcımız İsa aracılığıyla tek bir aile yapmaktı.
DUA EDELİM: Baba, beni İsa aracılığıyla çocuğun yapma planın için Sana şükürler olsun. Amin.