Martin Luther Ortaçağ reform hareketlerinin başlamasında kilit isimlerden birisiydi. Hem Katolik Kilise’si içindeki değişiklik talebi hem de halkın Kutsal Kitap (İncil, Tevrat ve Zebur) gerçeklerini bilmesi için yaptığı çalışmalar kendisinden sonra gelen milyonlarca insanı etkiledi. Hristiyanlığın en büyük ikinci mezhebi olan Protestan kilisesinin başlamasına neden olan Martin Luther ve arkadaşları daha sonra Luteryen Kilise’sinin başlamasına da öncülük etti.
Martin Luther ve Reformasyon Olayları
Korkunç bir gök gürültülü fırtına, bir kaçırılma, kalede bir sığınak, şövalye kılığına girme … bunlar çarpıcı bir öykünün malzemeleri. Öğretileri Reformasyon olaylarının gidişatını belirleyen Alman keşişin yaşamı, bütün bunları içinde barındırıyor. O bir hazine keşfetti; Tanrı’nın İsa’ya iman yoluyla karşılıksız bağışlanma armağanı müjdesini. 16.yüzyıl Avrupası’nda dünyayı değiştiren, daha sonra “Reformasyon” olarak adlandırılacak olan olaylar, bir dönüşüm zamanında gerçekleşti. Birçok insan Roma Katolik Kilisesi’nin yeniden biçimlenmesini özlemle bekliyor ve kilise önderlerinin serveti ve açgözlülüğüne karşı çıkıyordu. Bilginler İbranice ve Grekçe üzerine çalışıyor, antik el yazmalarını keşfedip inceliyordu. Dönemin yeni teknolojisi olan matbaa ile en güncel fikirler yayınlandı. Genç bir hukuk öğrencisi olan Martin Luther, kariyerini hukuk fakültesinden bir manastıra oradan da bir üniversitede Kutsal Kitap üzerine ders verme pozisyonuna doğru değiştirdi. Kutsal Kitap çalışmaları, yaşamları değiştiren Tanrı’nın sevgisi ve bağışlama müjdesini keşfetmesini sağladı.
Bir Yıldırım Oku
Martin Luther 10 Kasım 1483’te Eisleben, Almanya’da, Hans ve Margaret Luther’in ikinci çocukları olarak dünyaya geldi. Ertesi gün vaftiz edildi ve hayatı o gün anılan aziz Tours’lu Martin’in adını aldı. Martin’in babası Hans bakır madenlerinde çalışıyordu ve daha sonra kendi madenlerini satın aldı. Lutherlerin evi katı kurallı ama sevgi doluydu, Martin Luther daha sonraları ailesinin ona karşı iyi niyetli olduğunu anımsayıp durdu. Martin okula yazıldığında, parlak bir öğrenci olduğunu kanıtladı. İleri düzeyde çalışmalara hazırlanırken kilise, eğitim ve iş dünyasının dili olan Latince’yi öğrendi. 1501 yılında Erfurt Üniversitesi’ne girdi. Hukuk eğitimi aldı ki bu, Martin’in bir avukat olarak iyi bir kazanç elde ederek yaşamını kazanmasını isteyen babasını epey hoşnut etti. Martin Luther’in gelecek planları 1505 yazında aniden değişti. Eve yaptığı bir ziyaretten üniversiteye geri dönerken, bir fırtınaya yakalandı. Bir yıldırım okuyla dehşete düştükten sonra -ve Tanrı’nın öfkesinden de korkarak- Luther Aziz Anne’den yardım diledi ve “Bir keşiş olacağım” sözünü verdi!
Fırtına deneyiminden kısa bir süre sonra, Luther Erfurt’taki Augustinci manastırına girdi. Keşiş olma yemini bir anlık korku yüzünden aniden gerçekleşti, ancak günah, ölüm ve Tanrı’nın yargısından oldu olası duyduğu korku bu kararının zeminini oluşturmaktaydı. İsa Mesih’e Kurtarıcı olarak iman ediyor olmasına rağmen, Luther aynı zamanda Mesih’ten Yargı Günü’nde günahkarları cehenneme gönderecek olan doğru ve adil Yargıç olarak da korkuyordu. Luther “Merhametli Tanrı’yı nasıl bulabilirim?” sorusuyla mücadele edip duruyordu. Bir keşiş olarak yaşamını okumakla ve dua etmekle geçirdi. Esenlik ve Tanrı’nın gözünde lütuf bulmayı hep çalışıyordu. Luther’in Augustinci düzenine göre üstü olan Johann von Staupitz, bu kaygılı keşişe yardım etmeyi istiyordu. Staupitz Luther’e, İsa’ya öfkeli bir Yargıç olarak değil, sevecen Kurtarıcı olarak iman etmesi gerektiğini söyledi. Luther yaşamında daha sonraları Staupitz’in bu öğüdünü minnetle anımsadı ve onu hep cennetten bir haberci olarak andı.
Luther okuyordu, çalışıyordu ve dua ediyordu. Bir rahip olarak atandı ve yeniden Erfurt Üniversitesi’ne gönderildi, ama bu kez hukuk okumaya değil. Kendisine Kutsal Kitap üzerine dersler vermesine müsaade eden Kutsal Kitap çalışmalarında bir derece elde etti. 1511’de Wittenberg’deki yeni üniversiteye yollandı, burada Kutsal Yazılar üzerine dersler verdi, manastırda ve kasabanın kilisesinde vaazlar verdi ve teoloji doktorası çalışmalarını yaptı ve doktorasını aldı.
Cennetin Kapıları
Luther Kutsal Kitap’ı çalışırken Romalılar 1:17’de bulunan “Tanrı’nın doğruluğu” ifadesinden ötürü sıkıntılar çekmekteydi: “Tanrı’nın insanı akladığı, Müjde’de açıklanır. Aklanma yalnız imanla olur. Yazılmış olduğu gibi, “İmanla aklanan yaşayacaktır.” Luther, Tanrı’nın doğruluğunun, doğru olmayan günahkarları cezalandıran öfkeli bir Tanrı’nın kutsallığı olduğunu düşünüyordu. Ama bu kelimeleri inceledikçe, Tanrı’nın doğruluğuyla ilgili yeni bir anlayış kazanmaya başladı. Luther keşfini şöyle ifade etmiştir: “Sonunda, Tanrı’nın merhameti sayesinde, gece gündüz üzerine düşünerek, sözcüklerin bağlamına kulak verdim… Tanrı’nın doğruluğunun doğru kimsenin Tanrı’nın armağanıyla, yani imanla yaşamak olduğunu anlamaya başladım.” 1 Luther, doğruluğun- günahların bağışlanmasıyla Tanrı’nın önünde doğru sayılmanın- İsa’ya iman yoluyla alınan, Tanrı’dan bir armağan olduğunu anladı. Tanrı’nın günahkârlar için bu lütufkar armağanıyla ilgili gerçeğin farkına vardıktan sonra, Luther sanki cennetin kapıları ona açılmış gibi hissettiğini söyledi.
Luther Wittenberg’te dersler ve vaazlar verirken, bir soylu olan Brandenburg’lu Albert kendisinin Roma Katolik Kilisesi’nde üç pozisyona atanması için bazı düzenlemeler yaptı- bir şehirde piskopos ve diğer ikisinde başpiskopos olarak. Kilise kurallarına göre yalnızca bir görevi üstlenmesine izin veriliyordu, ama papaya bir ücret öderse bu üç göreve de getirilebilir ve aynı şekilde üç görevin de gelirini elde edebilirdi. Albert gerekli sermayeyi borç almak için Alman bankacı bir aileyle görüşmeler düzenledi. Kredinin geri ödenmesi için gerekli parayı elde etmek adına Papa 10. Leo, Albert’in Almanya’da endülijans satmasına izin verdi. Endülijanslar büyük bir kaynak sağladı çünkü kilise insanlara belli bir ücret karşılığında Mesih’in ve azizlerin ekstra iyi işlerinin onların göksel hesabına sayılabileceği öğretiliyordu- kilisenin ruhsal hazinesinden onlarınkine bir aktarma olacaktı. Papanın yetkisiyle verilen bir sertifika- bir endülijans- bu ruhsal transferi sağlıyordu. Bu endülijans sertifikalarını alan insanlar kendileri ve sevdikleri için arafta acı çekmekten kurtulmayı satın aldıklarına, hatta günahlarının bağışlanmasını bile satın aldıklarına inanmaya başladılar. Albert’in endülijans satışlarından elde ettiği gelirin yarısı bankacı aileye olan krediyi kapadı. Geri kalan para Aziz Petrus Katedrali’nin inşa edilmesini karşılamak için Roma’ya gönderildi.
Kilise Kapısı
Luther’in Wittenberg’teki topluluğunun üyeleri endülijanslardan almak için yakınlardaki bir kasabaya gitti. Luther bu satın almalara karşı vaazlar vermekteydi. Fakat insanlar, günahlarının bağışlanmasını satın aldıklarına ve aile üyelerinin ruhlarını araftan özgür kıldıklarına inanarak endülijans almaya devam ettiler. Luther, endülijans satışlarına karşı tartışma yaratacak 95 tez (veya ifade içeren bir metin) hazırladı. 31 Ekim 1517’de, Azizler Günü’nden önceki gün, 95 tezini Wittenberg’teki Kale Kilisesi’nin kapısına çaktı. Kapı kasabanın ilan duvarı gibi işlev görmekteydi ve tezlerini buraya asarak Luther bilginleri düşüncelerini tartışmaya davet etmekteydi. Tezlerinin birer kopyasını da Başpiskopos Albert’e ve Brandenburg Piskoposu’na yolladı. Luther, eğer kilise yöneticileri endülijansların insanlara günahların bağışlanmasıyla ilgili sahte bir güvence verdiğini gerçekten anlayacak olurlarsa, satışları durdurabileceklerine inandı. Başpiskopos Luther’in endülijanslara karşı tezlerinin bir kopyasını Roma’daki papaya gönderdi, ama kilise önderleri endülijans satışlarını durdurmadı. 95 tez Latince’den Almanca’ya çevrildi, basıldı ve Almanya’nın her yanına dağıtıldı. Wittenberg’in küçük bir kasabasından gelen bu keşiş ve profesör yalnızca Almanya’da değil, fakat Avrupa’nın tamamında ünlü biri olarak tanınmaya başlamıştı.
Gerçek Hazine
95 tezinin ilk maddesinde Luther, “Rabbimiz ve Efendimiz İsa Mesih ‘Tövbe edin’ (Matta 4:17) dediğinde, imanlıların tüm yaşamının bir tövbe yaşamı olmasını diledi” demiştir. Tövbe, bir kereliğine mahsus yetkili bir sertifika almak değildir. Hristiyanlar her gün günahlarından tövbe eder ve ölümü ve dirilişiyle İsa’nın kazanmış olduğu bağışlanmayı alırlar. Çok ünlü bir endülijans satış şarkısı der ki: “Düşer düşmez para kutuya, bir ruh kurtulur araftan semaya!” Luther bu düşüncenin insanın bir icadı olduğunu söylüyordu. 95 tezinin bir başka maddesinde Luther, “Hristiyanlar, yoksula yardım eden ya da muhtaç kimseye el uzatan kişi endülijans alan kişiden çok daha iyi bir iş yapmış olduğunu bilmelidir” diye yazmıştır. Endülijanslar için kullanılan para ihtiyaç sahibi kimselere yardım etmek için kullanılsaydı kuşkusuz daha iyi olurdu. Mesih’in ve azizlerin ekstra iyi işlerinin ruhsal bir hazine olarak hizmet ettiği düşüncesine karşı, Luther “Kilisenin gerçek hazinesi, Tanrı’nın yücelik ve lütfunun en kutsal Müjdesi’dir” diye belirtmiştir.2 Müjde hazinesi, bağışlanma ve sonsuz yaşamın kazanılmayan ama Tanrı’dan gelen ve İsa Mesih’e iman aracılığıyla alınan armağanlar olduğu müjdesidir.
Luther Müjde’nin hazinesini öğretmeye ve vaazlar vermeye devam etti. Ona karşı çıkanlarla münazara etti, yeni fikirlerini destekleyici argümanlar sundu. Yazıları basıldı ve Avrupa’nın her yanına elden ele yayıldı. Geri adım atmazsa, sahte öğretmen olarak ilan edilecek ve aforoz edilecekti- kilise paydaşlığından atılacaktı. Papa’nın hükmü Luther’i kilisenin bağını istila etmiş “yabani bir domuz” olarak adlandırıyordu: “Kalk ya Rab ve davayı sen gör. Yabani bir domuz Senin bağını istila etti… Bu yanlışları içinde barındıran Martin Luther’in kitapları incelenmeli ve yakılmalıdır… Bu yüzden şu andan itibaren Martin’e yolundan dönmesi için 60 gün mühlet veriyoruz.”3
Luther geri adım atmadı ve sözlerini de geri almadı. 10 Aralık 1520’de- 60 günlük sürenin bitiminde- Luther papanın hükmünü bir şenlik ateşine attı. Papa, o dönemde Avrupa’nın büyük bir kısmının hakimi olan İmparator 5. Carls’tan Luther’i bir suçlu ilan etmesini istedi, ama Luther’in önce adil bir şekilde dinlenilmesi gerekiyordu. İmparator Luther’i Almanya’nın Worms şehrine imparatorun düzenlediği bir toplantıya çağırttı. Luther Nisan 1521’de onu karşılayan ve şehre kadar ona eşlik eden büyük bir kalabalıkla Worms’a geldi. Toplantıda Luther’in kitapları ve yazıları masanın üzerine yerleştirildi. Kendisine kitaplar onun mu yoksa değil mi ve yazdıklarını geri alıp almayacağı soruldu. Luther kitapların kendisine ait olduğunu söyledi ve ikinci soruya yanıt vermek için düşünme süresi talep etti. Ertesi gün Luther’e tekrar kitaplarıyla ilgili soruyu sordular, fakat yazdıklarını geri almayacağını belirtti. Bir kez daha geri alması sorulduğunda, Luther Kutsal Yazılar veya makul bir nedenle öğretilerinin yanlış olduğuna ikna edilmedikçe söylediklerini geri almayacağını ifade etti:
Kutsal Yazılar’ın tanıklığı ve makul bir nedenle ikna olmadıkça (tek başına ne papaya ne de konseylere güveniyorum, zira sıklıkla yanılgıya düştükleri ve kendileriyle çeliştikleri herkesçe bilinmektedir), sözlerini aktardığım Kutsal Yazılar’a bağlıyım ve vicdanım Tanrı’nın Sözü’nün tutsağıdır. Hiçbir şeyi geri alamam ve almayacağım, çünkü vicdana karşı gelmek ne güvenlidir ne de doğrudur. Başka türlüsünü yapamam. İşte buradayım. Tanrı yardımcım olsun. Amin.4
Roma Katolik Kilisesi Luther’i bir heretik (sapkın), sahte öğretmen olarak yargıladı. Ardındansa imparatorun bu dik başlı keşişle ilgili bir karara varması gerekiyordu.
Kaçırıldı!
Wittenber’e geri dönüş ve imparatorun kararını beklemek için yolculuk izni aldıktan sonra, Luther Worms şehrinden, bir başka Wittenberg keşişi ve sürücü olan arkadaşı Nicholas von Amsdorf’la beraber bir at arabasında oradan ayrıldı. Günlerce süren yolculuklarında, bir ormandan geçerken silahlı atlılar arabanın etrafını sardı. Atlılar öteki adamın gitmesine izin verdi, ama Luther’i ele geçirdi, onu atın sırtına koydular ve oradan atlarla beraber uzaklaştılar.
Saatler sonra atlılar Wartburg kalesine ulaştılar ve içeri alındılar. Luther’in düşmanları kadar politik güce sahip dostları da vardı, Wittenberg’in içinde yer aldığı Saksonya yöneticisi Bilge Frederick bunlardan biriydi. Wittenberg Üniversitesi’ni kurmuş olan Frederick, ünlü keşişin kaçırılması ve güvenli bir yerde saklanmasını sağlamıştı. Kalede saklanırken, Luther bir soylu gibi giyindi ve kendisini Şövalye George olarak tanıttı. Bu kılık değiştirişinden bir dostuna şöyle bahsetti: “Saçımı ve sakalımı öyle uzattım ki beni güç bela tanırdın. Artık ben bile kendimi tanıyamıyorum.”5
Worms’ta Luther’i dinledikten yaklaşık bir ay sonra, İmparator 5. Carl Luther’i bir suçlu ve heretik olarak ilan etti ve yakalanması ve öldürülmesini bildiren bir hüküm imzaladı. Luther’in kitaplarını hiç kimse satmayacak veya okumayacaktı. İmparator, Luther’i yakalayan kişilerin bu iyi işlerinden ötürü cömertçe ödüllendirileceklerini söyledi. Wartburg kalesinde güvenle gizlenen Luther yazmakla ve çevirmekle meşguldü. Yeni Antlaşma’yı Grekçe’den Almanca’ya çevirdi, öyle ki Alman halkı Tanrı’nın Sözü’nü kendi dillerinde okuyabilsinler. Kaleden ayrılıp Wittenberg’e döndüğünde, çeviri yayınlandı ve binlerce kopyası satıldı.
Luther Wartburg kalesindeyken, üniversiteden profesör arkadaşı Andreas Karlstadt Wittenberg’teki topluluğa vaaz veriyordu. Karlstadt Luther’in öğretilerinin ardından gitmek istiyordu, ancak öncelikle Kutsal Yazılar’dan insanlara öğreti vermeden çok hızlı birçok değişiklik yaptı. Roma Katolik Kilisesi ayinlerinde insanlar Rab’bin Sofrası’nda sadece ekmek alıyorlardı ama Karlstadt Rab’bin Sofrası’nda hem ekmek hem de şarabı verince kafaları karıştı. Mesih’in ya da azizlerin heykellerinin kiliseye alınmayacağını söyledi. İnsanlar kiliselere hırsız gibi girmeye ve ibadeti engellemeye başladılar. Azizlerin heykellerini parçaladılar ve sunakları dağıttılar. Okullar şiddet olaylarından ötürü kapatıldı. Luther, Karlstadt’ın yaptığı bu ani değişimleri ve şiddet eylemlerini onaylamadı. Eğer yapılması gereken değişiklikler varsa, bunların ağır ağır ve dikkatlice yapılması gerekiyordu. Luther Aralık 1521’de Wittenberg’i gizlice ziyaret etti ve dönmesi ve değişiklikleri uygun şekilde yönetmesi gerektiğine karar verdi. Luther Mart 1522’de Wittenberg’e geri döndü. İnsanlara sabırlı olmalarını ve değişiklikleri yavaşça ve dikkatli bir biçimde yapmalarını söyleyen bir dizi vaaz verdi.
Martin ve Katarina
İnsanlara imparatorun kararıyla Luther’in kitapları yasaklanmış olsa da, yazıları ve öğretileri Avrupa’ya yayılmaya devam etti. Çoğu keşiş ve rahibe, Tanrı’nın İsa’da karşılıksız bağışlanma armağanını öğrendikten sonra, manastırları terk ettiler. Katarina, Wittenberg’ten yaklaşık 80 kilometre uzaklıktaki bir rahibe manastırından diğer 11 rahibeyle birlikte kaçan bir rahibeydi. Rahibeler, rahibe manastırından kaçmalarına yardım etmeleri için Luther’e yazmışlardı. Luther manastırın ihtiyaçlarını gören bir arkadaşıyla bazı ayarlamalar yaptı. Sürücü rahibelerin fıçıların arasına (hatta belki de fıçıların içine!) saklayarak kaçmalarına yardım etti. Luther rahibelere iş ve kalacakları ev buldu ve hatta bazı rahibeler için evliliklerine aracı oldu, ama Katarina yalnızca Luther’in arkadaşı Dr. Amsdorf veya Luther’in kendisiyle evleneceğini söyledi. Martin ve Katie Haziran 1525’te evlendi. İlerleyen yıllarda Lutherler’in altı çocuğu oldu: Hans, Elizabeth, Magdalena, Martin, Paul ve Margaret. Aile Elizabeth bir yaşına basmadan ve Magdalena 13 yaşında öldüğünde büyük acılar çekti. Bunlar üzüntülü zamanlar olsa da, Lutherler’in evi yaşam dolu bir evdi, aile sofrasına sık sık sıcak bir şekilde buyur ettikleri misafirler ve öğrenciler arasında çalışma, müzik ve sohbetlerle doluydu.
Reformasyon öğretileri yayılıp kasaba ve kiliselerde değişimlere yol açmaya devam etti. Bazı keşişler kendi düzenlerinden ayrıldılar ve bir zamanlar okul hizmeti gören birçok manastır da kapandı. Luther Almanya’nın yöneticilerine yazdı, onları gençleri iyi vatandaşlar olmak üzere eğitmek adına okullar kurmaları için teşvik etti. Eğer şehirler yollar ve köprüler inşa etmek için para harcamaya razı olacaksa, hem erkek hem de kız çocukları için iyi okullar inşa etmeye de istekli olmalılardı. Luther gençken, okullar çok katıydı ve öğretmenler de her zaman iyi eğitimli kimseler değillerdi. Luther, çocuklar koşmayı ve oyun oynamayı sevdiklerinden ötürü, teşvik edici ve eğlenceli bir şekilde eğitilmeleri gerektiğini söylüyordu. Çocuklara Kutsal Yazılar, dil, tarih, matematik ve müzik dersleri verilmesini tavsiye ediyordu.
Bu Ne Anlama Geliyor?
Pederlerin, öğretmenlerin ve ailelerin Tanrı’nın İsa’ya iman yoluyla verdiği karşılıksız doğruluk armağanıyla ilgili yeni öğretilerle ilgili yönlendirişe ihtiyaçları vardı. Teologlar ve hükümet yetkilileri, pederlerin ve kilise üyelerinin bilgisini ve yaşam biçimlerini sınamak için kiliseleri ziyaret ediyorlardı. Ziyaretçiler gördükleri şey karşısında çoğu zaman hayal kırıklığına uğruyordu. Çoğu insan ve hatta kimi pederler Hristiyan inancının temel öğretileriyle ilgili çok az şey bilmekteydi. Eğitim ve yönlendiriş vermek adına, Luther’in Kısa İlmihali yayınlandı. Bu küçük kitap Hristiyan inancının önemli öğretileri hakkında basit açıklamaları içinde barındırmaktaydı- On Emir, İman İkrarı, Rab’bin Duası, Kutsal Vaftiz, Günah Çıkarma ve Rab’bin Sofrası. Bu temel öğretilerin her birine değinirken, Luther “Was ist das?” diye soruyordu- genelde “Bunun anlamı nedir?” diye çevrilmektedir ve basit bir yanıt vermekteydi. Aynı konular üzerine Luther’in verdiği vaazlar dizisi, aileleri ve pederleri eğitmede kullanılmak üzere Uzun İlmihali halini aldı. Luther, Hristiyanların imanın temel öğretilerini öğrenmeyi asla kesmemeleri gerektiğini açıkladı. Bir profesör ve peder olarak, Luther bile bu metinlerde bulunan basit dersleri hiç durmaksızın çalışıyordu.
Augsburg İnanç Bildirgesi
Luther vaaz vermeye ve yazmaya devam etse de, öğretileri imparatorlukta hala yasaklıydı. Prensler ve soylular da dahil birçok insan Luther’in izinden giderken, diğerleri Roma Katolik Kilisesi’ne sadık kaldı. Dini tartışmalar imparatorluğu ikiye böldü. İşgalci ordulardan sürekli gelen tehdit yüzünden, İmparator Carl tüm bölge yöneticilerinin askeri gücüne olduğu gibi barış ve birliğe de ihtiyaç duyuyordu. 1530 yılında Augsburg şehrinde bir imparatorluk konseyi gerçekleşti. Carl Luther’i izleyenlerin – Luther’in karşıtlarının “Luteryenler” olarak adlandırdıkları kişilerin- inanç ifadelerini dinlemek istedi, öyle ki dini bir birlik oluşabilsin. Çalışmasını daha önceki belgelere dayandırarak, Luther’in arkadaşı ve iş arkadaşı profesör Philipp Melanchthon Augsburg’taki imparatorluk konseyi için bir inanç bildirgesi yazdı, Augsburg İnanç Bildirgesi olarak anılacak olan bildirgeyi. Luther, hala imparatorluk tarafından suçlu ilan edilmiş bir kişi olarak, konseye katılıyor olsaydı tutuklanacaktı. Kendisini izleyenlerle Saksonya bölgesindeki evinden güven içinde iletişim halinde kaldı. 25 Haziran 1530’da Augsburg İnanç Bildirgesi imparatorun önünde okundu. Sonunda, bunca tartışmadan sonra, Luteryenlerin Roma Katolik Kilisesi’ne geri dönmeleri emredildi. Bunu yapamazlardı. İmparatorun onları itaate zorlayan siyasi ve askeri gayretlerinden kendilerini korumak için, Luteryen prensleri Şmalkald İttifakı olarak adlandırılan bir ittifak kurdular. Bundan yıllar sonra Luteryen prensler bir savaş sırasında imparatorun askeri güçleri tarafından yenilgiye uğratıldı, ancak 1555’te Augsburg’da imzalanan bir antlaşma Luteryenlerin inançlarını yasal ve barış içinde yaşamalarına izin verdi.
“Hepimiz Dilenciyiz.”
Luther öğretilerini açıklayan ve ihtilaflara karşılık veren vaazlar, mektuplar ve kitapçıklar yazmaya devam etti. Tanrı’nın İsa Mesih’teki sevgisini öven birçok ilahi yazıp besteledi. Luther Eski Antlaşma’yı İbranice’den Almanca’ya çevirdi ve tüm Kutsal Kitap’ın Almanca çevirisi 1534’te basıldı.
Luther yaşlandıkça zaman zaman hastalandı ama faal kalmaya devam etti. Düşünceleri yalnızca teolojik sorularda değil siyasi konularda da saygı buluyordu. Yöneticiler sık sık onun fikirlerine ve yargılarına başvuruyordu. 1546’da Luther, iki oğlu ve birçok arkadaşı Eisleben kentine yolculuk ettiler. Mansfeld civarlarında iki soylu kardeş birbirleriyle kavga ediyordu. Luther’den oraya gelmesi ve sorunu çözmeye yardım etmesi rica edildi. Kasabada sayısız vaaz verdi ve kardeşlerin anlaşmazlıklarını çözmesine yardımcı oldu. Wittenberg’e geri dönmeyi planladı, ama 17 Şubat akşamı göğüs ağrılarından yakınmaya başladı. Yardım için doktorlar çağrıldı, ama 18 Şubat sabahının ilk saatlerinde ağrısı gitgide kötüleşti. Luther ölmek üzereydi. Justus Jonas adlı bir arkadaşı Luther’e Mesih’e ve öğrettiği öğretiye sadık ve sağlam bir şekilde mi ölüyor olduğunu sordu. Luther açık ve net bir şekilde “Evet” diye yanıt verdi. 18 Şubat 1546 yılında Luther hayata gözlerini yumdu. Naaşı Wittenberg’e götürüldü, Wittenberg’teki Kale Kilisesi’nin altına, sık sık Tanrı’nın İsa Mesih’te karşılıksız bağışlanma ve yaşam armağanları hazinesi hakkında vaazlar verdiği vaaz kürsüsünün tam önündeki yerin altına gömüldü.
Luther’in ölümünün ardından, cebinde küçük bir kağıt tomarı bulundu. Üzerinde Luther’in son sözleri yazmaktaydı. Kilise ve Kutsal Yazılar’dan bahsetmişti, sonunda da şunları söylüyordu: “İşte bu gerçek. Hepimiz dilenciyiz.”6 Kutsal Yazılar’ı incelemesi ve çalışması sonucunda, Luther yalnızca İsa’ya iman yoluyla aklandığımızı -yani, Tanrı’nın gözünde doğru veya kutsal kılındığımızı- anlamış oldu. Bu, Tanrı’nın lütfunun bir armağanıdır, bize karşı göstermiş olduğu hak etmediğimiz iyiliktir. Bizler dilenciyiz. Böyle bir hazineye karşılık verecek hiçbir şeyimiz yok- ne endülijanslar, ne bir para kutusuna atılan paralar, ne de Tanrı’nın buyruklarına itaat etmek için gösterdiğimiz en büyük gayretler böyle bir armağanın karşılığını vermeye yeter. Tanrı’yla barışmak, günahlarımızın bağışlanması, sonsuz yaşamın kesin umudu- bunlar, bizim için çarmıhta ölen ve ölümden dirilmiş olan İsa Mesih’in kanıyla satın alınmış olan bir hazinedir.
Yıllar önce, Luther kişisel bir mühür veya bir arma tasarladı. Mühür, yayınlamış olduğu yazılarında bir tür ticari marka ve inancı ve öğretilerinin bir sembolü ve özeti olarak kullanılmaktaydı. Armanın tam ortasında ikisi de beyaz bir gül üzerine yerleştirilmiş kırmızı kalp üzerinde siyah bir haç yer almaktaydı. Kalp üzerindeki çarmıh, bizlere İsa’ya, Çarmıha Gerilmiş Olan’a imanla kurtarıldığımızı anımsatmaktadır. Beyaz gül teselli, sevinç ve esenliği simgelemektedir. Altın bir çemberle çevrelenen mavi arka plandaki gül, dünyevi sevinç veya hazineden çok daha değerli olan göksel sevinci resmetmektedir.
Martin Luther, döneminin Roma Katolik Kilisesi’ni yeniden düzenlemeyi ve kilisenin öğretilerini Kutsal Yazılar’ın gerçeğine uygun ve uyumlu hale getirmeyi umuyordu. Kilise önderleri bu çabalara karşı geldiler ve sonuç olarak Luther’in öğretilerinin ardından gidenler ayrı bir Hristiyan kilise kurdular. Luther’in ardından gidenler kendilerini önce “evanjelik” (müjdeci, iyi haber anlamına gelen Grekçe “evangelion” kelimesinden gelmektedir) olarak adlandırdılar, yani, İsa’nın Müjdesi’ni veya İyi Haberi’ni öğreten ve buna iman eden kişiler. Luteryenler inanç ifadelerini Hristiyan İman İttifakı Maddeleri olarak adlandırılan belgeler derlemesinde bir araya getirdi. Bu kitap Luteryenlerin tarihi Hristiyan kilisesinin öğretilerine inandığını göstermek için antik Hristiyan iman ikrarlarıyla başlamaktadır. Kitapta ayrıca Luther’in Kısa ve Uzun İlmihali, Augsburg İnanç Bildirgesi ve diğer birçok inanç bildirgesi yer almaktadır. “İman İttifakı (ing.Concord)” fikirbirliği anlamına gelir ve bu beyanlar Luteryenlerin inandıkları ve öğrettikleriyle fikir birliği veya uyum içinde olduğunu gözler önüne sermektedir. Luther’in 95 tezini kilise kapısına astığı gün, 31 Ekim, Luteryenlerce Reformasyon Günü olarak kutlanmaktadır.
Yalnız Lütuf
Martin Luther’in çalışmaları aracılığıyla, Reformasyon döneminde ortaya çıkan öğretileri tanımlamak veya özetlemek için zaman zaman üç kısa terim kullanılmaktadır: “yalnız lütuf, yalnız iman ve yalnız Kutsal Kitap”- Latince’de genellikle “sola gratia, sola fide ve sola scriptura” olarak ifade edilmektedir.
“Yalnız lütuf” kelimeleri bize günahların bağışlanmasının Tanrı’nın lütfunun bir armağanı, yani, hak etmeyen günahkarlara karşı Tanrı’nın iyiliği veya iyi isteğinin olduğunu anımsatır. Luther’in de yazmış olduğu gibi, “Hepimiz dilenciyiz.” Tanrı’nın bizi bağışlamasını kazanmak için hiçbir şey yapamayız. Böyle bir hazineye karşılık verecek hiçbir şeyimiz yoktur. Luther, “lütuf Tanrı’nın bizim iyiliğimizi dilediğini ve bizi akladığını simgeler. Demem o ki, bizi tek aklayabilecek olan imanı temin eder” demiştir.7 Aklanmak demek, Tanrı’nın gözünde doğru veya kutsal sayılmak demektir. Günahlarımız bağışlandı ve İsa Mesih’e iman aracılığıyla Tanrı’yla doğru bir ilişkiye sahip olduk demektir. Tanrı’nın Sözü bize der ki, “İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı’nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir” (Efesliler 2:8-9). Kutsal Kitap, İsa’da açıklanan Tanrı’nın lütfuyla ilgili bize daha fazlasını da söyler:
“Tanrı insanları İsa Mesih’e olan imanlarıyla aklar. Bunu, iman eden herkes için yapar. Hiç ayrım yoktur. Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı. İnsanlar İsa Mesih’te olan kurtuluşla, Tanrı’nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar” (Romalılar 3:22-24).
“Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü” (Romalılar 5:8).
“Ama Kurtarıcımız Tanrı iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek bizi kurtardı. Bunu doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve Kurtarıcımız İsa Mesih aracılığıyla üzerimize bol bol döktüğü Kutsal Ruh’un yenilemesiyle yaptı. Öyle ki, O’nun lütfuyla aklanmış olarak umut içinde sonsuz yaşamın mirasçıları olalım” (Titus 3:5-7).
“Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi” (Yuhanna 1:17).
Yalnız İman
“Yalnız iman” sözcükleri, Tanrı’nın karşılıksız bağışlanma armağanının yalnız ve yalnızca İsa Mesih’e imanla alındığına işaret etmektedir. İman, Tanrı’nın armağanlarını alan “el” olarak tanımlanmıştır. Luther bir defasında imandan bizi İsa’yla birleştiren evlilik yüzüğü olarak bahsetmiştir. İmanın kendisi dahi Kutsal Ruh tarafından içimizde yaratılmış olan, Tanrı’dan gelen bir armağandır. İsa, “Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemez. Bana geleni de son günde dirilteceğim” demiştir (Yuhanna 6:44).
Luther, “İman Tanrı’nın lütfuna diri, cüretkar bir güvendir, öyle kesin ve emindir ki imanlı hayatını onun için bin kez tehlikeye atar” diye yazmıştır.8 Tanrı’nın Sözü bize, kendi çabalarımızla değil, diri, cüretkar güvenle, yani Ruh’un yaratmış olduğu imanla aklandığımızı söyler:
“Böylece imanla aklandığımıza göre, Rabbimiz İsa Mesih sayesinde Tanrı’yla barışmış oluyoruz. İçinde bulunduğumuz bu lütfa Mesih aracılığıyla, imanla kavuştuk ve Tanrı’nın yüceliğine erişmek umuduyla övünüyoruz” (Romalılar 5:1-2).
“İman, umut edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır” (İbraniler 11:1).
“Demek ki iman, haberi duymakla, duymak da Mesih’le ilgili sözün yayılmasıyla olur” (Romalılar 10:17).
“Bunun için bilmenizi isterim ki: Tanrı’nın Ruhu aracılığıyla konuşan hiç kimse, “İsa’ya lanet olsun!” demez. Kutsal Ruh’un aracılığı olmaksızın da kimse, “İsa Rab’dir” diyemez” (1. Korintliler 12:3b).
“Ama şimdi Yasa’dan bağımsız olarak Tanrı’nın insanı nasıl aklayacağı açıklandı. Yasa ve peygamberler buna tanıklık ediyor. Tanrı insanları İsa Mesih’e olan imanlarıyla aklar. Bunu, iman eden herkes için yapar. Hiç ayrım yoktur” (Romalılar 3:21-22).
Yalnız Kutsal Kitap
“Yalnız Kutsal Kitap” sözcükleri Kutsal Kitap’ın, Tanrı’nın esinlenen (Tanrı’nın soluğu) Sözü’nün Hristiyan öğretisinin tek kaynağı ve yetkisi olduğu anlamına gelmektedir. Luteryenler İman İttifakı’nda “Yalnız Kutsal Yazılar, tek yargıç, kural ve yönlendiren ilkedir, yegane mihenk taşı olarak tüm öğretiler bu Yazılar’a göre tanınmalı ve kötü, doğru veya yanlış olarak yargıya varılmalıdır.”9 Luther şöyle demiştir: “İnsanlar, eğer Tanrı’nın Sözü’ne aykırı herhangi bir şey öğretiyorsak bana, kiliseye, kilise babalarına (Hristiyanlığın ilk dönemindeki öğretmenler), elçilere ve hatta gökten inen bir meleğe bile inanmamalıdır. Yalnızca Rab’bin Sözü sonsuza dek kalıcı olmalıdır.” 10
Luther merhametli bir Tanrı bulmayı umut ediyordu, ama Kutsal Kitap çalışmalarında bu merhametli Tanrı’nın kendisini bulduğunu gördü! Kutsal Yazılar’da İsa’nın “kaybolanı aramaya ve kurtarmaya gelen” (Luka: 19:10) Kurtarıcı olduğunu öğreniyoruz. İsa’nın öğrencisi Yuhanna, kendisine Tanrı tarafından esinlenen sözleri kullanarak, İsa’nın yaşamında gerçekleşen olayları neden yazıya döktüğünü açıklamıştır: “Ne var ki yazılanlar, İsa’nın, Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz ve iman ederek O’nun adıyla yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır” (Yuhanna 20:31). Kutsal Kitap kendi sözlerini ve amacını anlatır:
“Sense öğrendiğin ve güvendiğin ilkelere bağlı kal. Çünkü bunları kimlerden öğrendiğini biliyorsun. Mesih İsa’ya iman aracılığıyla seni bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak güçte olan Kutsal Yazılar’ı da çocukluğundan beri biliyorsun” (2. Timoteos 3:14-15).
“Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi” (1. Korintliler 15:3-4).
“Kutsal Yazılar’ı araştırıyorsunuz. Çünkü bunlar aracılığıyla sonsuz yaşama sahip olduğunuzu sanıyorsunuz. Bana tanıklık eden de bu yazılardır!” (dedi İsa) (Yuhanna 5:39).
“Çünkü hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’nın sözlerini ilettiler” (2. Petrus 1:21).
“Demek ki iman, haberi duymakla, duymak da Mesih’le ilgili sözün yayılmasıyla olur” (Romalılar 10:17).
“Sola”—yalnız—Tanrı’nın günahkarlar için doğruluk armağanından bahsederken kullandığımız güzel bir kelimedir. Bizler dilencileriz. Böyle bir hazineye karşılık sunacağımız hiçbir şeyimiz yok. Bize yalnızca Tanrı’nın lütfunun ya da iyi dileklerinin bir armağanı olarak verilmektedir. Yalnızca İsa’ya iman aracılığıyla alınan bir armağandır. Martin Luther’in keşfettiği gibi, bu hazineyle ilgili gerçek yalnızca Tanrı’nın Sözü’ndeki öğretilerde, İsa’nın bizim için bağışlanma ve sonsuz yaşam kazanmak için çarmıhta öldüğü ve ölümden dirildiği müjdede açıklanmaktadır. Tanrı’yla esenliğimizin zengin hazinesi, karşılıksız armağan olarak bizimdir artık, çünkü bedeli yalnızca İsa Mesih tarafından ödenmiştir.
Dipnotlar
1 Luther’s Works, editör Lewis W. Spitz, cilt 34 (Philadelphia: Muhlenberg Press, 1960), 337.
2 Luther’s Works’ten seçilmiş tezler, editör Harold J. Grimm, cilt 31 (Philadelphia: Fortress Yayınları, 1957), 25, 29, 31.
3 Roland H. Bainton, Here I Stand: A Life of Martin Luther (New York: Abingdon Press, 1950), 147.
4 Luther’s Works, editör George W. Forell, cilt 32 (Philadelphia: Fortress Press, 1958), 112.
5 Luther’s Works, editör Gottfried G. Krodel, cilt 48 (Philadelphia: Fortress Press, 1963), 228.
6 James M. Kittleson, Luther the Reformer (Minneapolis: Fortress Press, 2003), 297.
7 What Luther Says, editör Ewald M. Plass, cilt 2 (St. Louis: Concordia Publishing House, 1959), 603.
8 Luther’s Works, editör Theodore Bachmann, cilt 35 (Philadelphia: Fortress Press, 1960), 370.
9 The Book of Concord, editör Kolb, Robert ve Timothy J. Wengert (Minneapolis: Fortress Press, 2000), 487.
10 What Luther Says, editör Ewald M. Plass, cilt 3 (St. Louis: Concordia Publishing House, 1959), 1479.
Bu kitapçıkla ilgili soru ve düşüncelerinizi bize iletebilirsiniz:
iletisim@hristiyanliknedir.com
+90 533 972 1846