Bir Hristiyan mezhebi, temel öğretiler konusunda diğer mezheplerle görüş birliğinde olan, ancak öğretinin ikincil konularında yorum, gelenek ve yaklaşım farkları taşıyan bir Hristiyanlık dalıdır. Mezhepler bu farklarından dolayı kendilerine özgü adlarla anılırlar ve çok sayıda üyeden oluşurlar.
Başlıca Mezhepler
Tarihsel olarak, kabaca dört ya da beş ana mezhep olduğu söylenebilir. Bunlardan Protestanlık, diğer mezheplerden farklı olarak, son derece fazla sayıda alt gruba ayrılmıştır. Aralarında zaman zaman büyük denebilecek görüş farkları olan bu sayısız alt-mezhepten bazıları kendilerini Protestan olarak adlandırmayabilmektedir. Ama kökeni on altıncı yüzyıldaki Reformasyon hareketi olan Hristiyan oluşumları Protestan olarak adlandırmak yine de yanlış olmayacaktır.
Hristiyan mezheplerinin tarihsel olarak ortaya çıkışı, teolojik konulardaki yorum farklarına ve fikir ayrılıklarına dayandırılabilir. Ama uluslararası politikanın dayattığı koşulların da mezhepsel ayrışmalarda rol oynadığı bir gerçektir. Roma (Bizans) devletinin Kilise üzerinde etkin olabileceği fikri, zamanın diğer Hristiyan devletleri için memnuniyet verici bir durum değildi. Ayrıca dil ve kültür farkları da bütün Hristiyanlık camiasının tek bir merkezden gözetilmesini olanaksız kılan bir diğer faktördü. Kimilerine göre bu daha dünyasal faktörler, farklı mezheplerin oluşumunda teolojik fikir ayrılıklarından daha belirleyici oldu.
Doğu Kiliseleri
Roma devleti ve Latin dilinin dışında etki alanı dışında kalan doğu Hristiyan toplulukları, 5. Yüzyıldan itibaren Roma’dan kopma eğilimi göstermeye başladılar. İlk önemli kopuş, 431 yılında Efes Konsili’nde gerçekleşti ve Nesturi Kilisesi, Roma’dan ayrıldı. İsa’nın Tanrılığına vurgu yapan bu oluşum, O’nun insan doğasını reddediyordu ve bu ciddi bir fikir ayrılığıydı.
Nesturi Kilisesi’ninki kadar büyük olmamakla birlikte benzer bir etki yapan diğer önemli ayrışma yirmi yıl sonra İstanbul, “Kadıköy”de gerçekleşti. Khalkedon, ya da Khalkedon Konsili 451 yılında bu kentte toplandı ve yine Mesih İsa’nın doğasıyla ilgili bir görüş farkı bu Konsile ve Hristiyanlık tarihine damga vurdu. Doğu kiliseleri İstanbul Patrikliğinden ayrılarak ayrı bir mezhep oluşturdular. Bu yeni mezhebe, İsa’nın ikili değil (tam olarak Tanrı ve tam olarak insan olan ve birbiriyle karışmayan kendine özgü durumu) tekli bir doğaya sahip olduğunu iddia ettikleri için monofizit (tek-doğa’cı) kiliseler, ya da tarihsel bir adlandırmayla, Khalkedon-öncesi kiliseler adları da verilmektedir. Grek Ortodoksluğu dışında kalan bu kadim doğu kiliseleri, Ermeni, Batı Süryani, Mısır Kıpti kiliseleridir. Bu Hristiyan kiliseler İman İkrarı’nı Khalkedon Konsili öncesindeki bir biçimiyle açıklarlar.
Khalkedon Konsili’ndeki bu ayrışmadan sonra merkezi İstanbul’da olan ve Bizans İmparatorluğu’nun nüfuz alanını paylaşan Grek Kilisesi, orthodoxia’yı (doğru öğretiyi) tek başına temsil ettiği iddiasıyla kendisine Ortodoks olarak adlandırmaya başladı.
1054’teki Büyük Ayrılık
Hristiyan mezhepleri içinde bugün de sayıca en kalabalık imanlı grubuna sahip olanı Katolik Kilisesi’dir. Merkezi Roma, daha doğrusu Vatikan olan Katolik mezhebi, yine tarihsel nedenlerin de katkısıyla, 1054 yılında Konstantinopolis’teki patriklikten ayrıldı. İznik-İstanbul İman ikrarında Kutsal Ruh’un sadece Baba’dan değil aynı zamanda Oğul’dan da çıktığının belirtilmesi gerektiği yolunda bir itiraz getiren Roma Kilisesi’nin bu tezi kabul görmeyince, İstanbul ve Roma kiliseleri birbirinden ayrıştılar ve Roma Kilisesi böylece ayrı bir Hristiyan mezhebi olarak varlığını sürdürmeye başladı. Grek ve Roma Kiliseleri, Havariler Dönemi ilk Kilise’nin doğrudan mirasçısı ve bütün Kiliselerin anası olduklarını iddia etseler de böyle bir onuru tek bir mezheple sınırlamak için ne dinsel ne de tarihsel bir dayanak mevcuttur.
Bir Diğer Dönüm Noktası: Reformasyon
On altıncı yüzyılda Alman bir Katolik rahip ve teolog olan Martin Luther’in, devrin Katolik kilisesindeki bozulmalara dikkat çekerek yaptığı uyarılar, birkaç yüzyıl önce Avrupa’da filizlenen tarihsel bir dip dalgasının doruk noktasını oluşturmuştu. Martin Luther Katolik Kilisesi’nin, Kutsal Kitap öğretisiyle uyumlu olmayan bazı uygulamalarını değiştirmesi, kendisine bir çekidüzen, yeni bir biçim vermesi gerektiğini söylüyordu. Reform kelimesi bu yenilenme ve öze dönme talebinden başka bir şey değildi. Ancak devrin Katolik Kilisesi ve egemen devleti olan Roma Germen İmparatoru, Martin Luther’in önderliğindeki bu talepleri hoş karşılamadı. Dönemin siyasal şartlarının da şekillendirdiği bir dizi görüş ayrılığı sonuçta “Protestan” (Protesto eden, karşı çıkan) Kiliselerin oluşmasıyla sonuçlandı. İlk Protestan Kilise’ye Augsburg İnanç Bildirgesi adlı bir iman deklarasyonu yayımladı. Martin Luther’in Kutsal Kitap ve İsa’yla ilgili Müjde odaklı bu teolojik yaklaşımını benimseyen topluluklara Papalık (Katolik mezhebi) ‘Lutherciler’ diye adlandırıyordu. Günümüzde de kullanılan Luteryen (Lutherci) adı böylelikle ortaya çıktı.
Martin Luther ve arkadaşlarının bu Müjde merkezli reformcu yaklaşımından etkilenen başka Hristiyan teologlar da oldu; Calvin, Zwingli gibi. Bu Reformcu kiliselere göre Reformasyon geleneği reddetmekle hemen hemen aynı şeydi. Bu durum günümüzdeki çok sayıdaki Protestan grupların ortaya çıkmasının ardındaki nedenlerden biridir.
Reformasyonla eş zamanlı olarak İngiltere’de de Anglikan Kilisesi (İngiltere Kilisesi) adlı bir oluşum baş gösterdi. Katolikliğin birçok biçimsel yönünü ve kurumsal yöntemlerini benimseyen ama teolojik olarak Protestanlığa yakın olan bu oluşum, dolayısıyla bir açıdan başlı başına bir mezhep, bir açıdan da Protestanlığın içinde bir alt kol olarak değerlendirilebilir.
Son Söz Olarak
Bütün bu farklılıklar, milyarlarca insanın paylaştığı bir inanç için son derece doğaldır ve Hristiyan inancının özüne ilişkin bir görüş ayrılığı içermezler. Temel konulardaki inanç ayrılıkları da ayrılan bir grubun Hristiyanlığın bir mezhebi olarak değil, başka bir inanca ya da külte mensup bir grup olarak değerlendirmeyi gerektirecektir. Örneğin İsa’nın Tanrılığını ya da Tanrı’nın üçlü birliğini reddetmek, Kutsal Kitap’ın yanlışlar içerebileceğini iddia etmek gibi. Ancak yukarıda kısaca değinilen belli başlı Hristiyan mezheplerinin ve bunların alt kollarından birçoğu, bu ve benzeri temel iman konularında Hristiyanlığın diğer mezhepleriyle çelişmemektedirler.
Uclu birlik ne? Isa tanriysa iki tanri olmus olmuyor mu?
Merhaba,
Yorumunuz için teşekkür ederiz. Sorunuzla ilgili sitemizde bir makalemiz bulunuyor. Okumanızı tavsiye ederiz. İlgili makaleyi bu adresten okuyabilirsiniz: https://hristiyanliknedir.com/hristiyanlikta-tanri/uclu-birlik-nedir/
Hristiyan lık dini katılmak istiyorum. Yüz yüze konuşup herşeyi dürüst çe anlatacak bir bilgin önerirsiniz Bursada yaşıyorum.