Melekler yanlarından ayrılıp göğe çekildikten sonra çobanlar birbirlerine, “Haydi, Beytlehem’e gidelim, Rab’bin bize bildirdiği bu olayı görelim” dediler. Aceleyle gidip Meryem’le Yusuf’u ve yemlikte yatan bebeği buldular. (Luka 2:15-16)
Çocukken hemen hemen her gün şu sözleri duyardım: “Acele et! Geç kalacaksın! Kaplumbağa mısın sen? Hemen şimdi buraya gel!” Bu sözler, en hafif ifadeyle söyleyeyim; beni hiç de neşelendirmezdi. Başımın derde girmek üzere olduğu anlamına gelirlerdi. Sözü söyleyen kişinin bana kızgın olduğu anlamına gelirlerdi. Ve ben de, tam aksine daha da yavaş hareket ederdim, çünkü acele etmek, bana kızgın olan bir yetişkinin yanına daha çabuk gitmek demekti.
Ama İncil’deki bu olayda hiç kimse çobanları acele etmeye zorlamıyor. Beytlehem’e “Aceleyle” gittiklerini söylüyor ayet. Çobanların kendileri acele etti. Amaçlarına ulaşmak için can atıyorlardı: Tanrı’nın onlara sözünü ettiği bebek İsa’yı bulmaktı amaçları. Ve O’nu gördükleri zaman mutlu oldular.
Bizim için de hâlâ durum böyle, değil mi? Bize de biri, hoş olmayan bir şey hakkında, “acele et” derse, o iş yapılmayacak demektir. Ayaklarımız çabuk hareket edebilir ama kalplerimiz geride kalır. Ama hareket etmek için iyi bir nedenimiz varsa -örneğin bir parti, bir film, bir açık büfe kahvaltı sofrası gibi- herkes ne kadar da çabuk hareket eder. Ev bir iki saniye içinde boşalıverir.
Tanrı bizim bu huyumuzu biliyor. Bu nedenle O bizi sevgi ve merhametle çağırıyor, öfkeyle ve tehditlerle değil. İsa, Matta 11.bölüm 28.ayette şöyle diyor: “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm.” (Matta 11:28). Yuhanna 7.bölüm 37 ve 38.ayetlerde de şunları söylüyor: “Bayramın son ve en önemli günü İsa ayağa kalktı, yüksek sesle şöyle dedi: ‘Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin. Kutsal Yazı’da dendiği gibi, bana iman edenin ‘içinden diri su ırmakları akacaktır.’” (Yuhanna 7:37-38).
Sen Tanrı’nın istediği bir varlıksın – O seni derinden ve gerçekten istiyor. O seni kendisine çağırıyor. Sen O’na gelince O seni azarlamayacak. Seni cezalandırmayacak. Tam tersine, O sana bir hediye veriyor. Dünyanın en iyi hediyesini, Kurtarıcı İsa’yı veriyor. İsa senin olsun diye.
Dua Edelim: Sevgili Rab’bim, kutsamalarını alabilmek için sana güvenle ve sevinçle yaklaşabilmemi sağla. Amin.
Düşün & Tartış
- Her zaman geç kalan ya da her zaman erken gelen kişilerden misin?
- Bir yere olabildiğince çabuk varmaya seni ne motive eder?
- Bugün İsa sana görünseydi O’na doğru koşar mıydın yoksa öylece durur muydun? Neden?