Golgota, yani Kafatası denilen yere vardıklarında içmesi için İsa’ya ödle karışık şarap verdiler. İsa bunu tadınca içmek istemedi. (Matta 27:33-34)
Romalı cellatlar tamamen cani değildiler. İsa’yı çarmıha çivilemeden önce bir çeşit ağrı kesici görevi gören ve afyon çiçeği gibi acı bir tadı olan ödle karışık şarap vermişlerdi. Elbette insanı sersemleterek direnmesini engellemek ve çarmıha daha kolay gerebilmek için işe yarar bir yöntem olmasının etkisi de vardı. Ancak merhamet duygusu da karışmıştı işin içine.
İsa bunu reddetti. Neden?
Acı çekmekten o kadar çok korkuyorum ki evimde en az birkaç çeşit ağrı kesici var. Üstelik işe giderken yanımda olduklarından da emin olmam gerekiyor. Acının nasıl bir şey olduğunu biliyorum. İsa da aynı şekilde. Daha yeni kırbaçlanmıştı. Nasıl hayır diyebilirdi?
Ama, dedi. Bizi kurtarmak için çekeceği acının küçük bir kısmının dindirilmesini bile reddederek, “Baba’nın bana verdiği kâseden içmeyeyim mi?” dedi. O’nun bu sözlerini Yuhanna kitabı 18.bölüm 11.ayette okuyoruz. (Yuhanna 18:11b)
Burada fiziksel acıdan daha fazlası vardı. Baba Tanrı tarafından atanmış bir günah sunusu olarak işini tamamlayana kadar tam-odaklı ve güçlü olmalıydı (Mezmurlar 22:1; Markos 15:34). Pavlus 2.Korintliler mektubu 5.bölümde şöyle diyor: “Tanrı, günahı bilmeyen Mesih’i bizim için günah sunusu yaptı. Öyle ki, Mesih sayesinde Tanrı’nın doğruluğu olalım” (2 Korintliler 5:21)
İsa Mesih bizi işte bu kadar çok seviyor. Biz de O’nu sevmekten başka ne yapabiliriz ki?
GÜNÜN DUASI: Rab’bim, canımızın acıdığı zamanlar bize kuvvet ver. Sen acının ne olduğunu biliyorsun. Bizlere merhamet eyle. Amin.