Sonra lokmayı batırıp Simun İskariot’un oğlu Yahuda’ya verdi. Yahuda lokmayı alır almaz Şeytan onun içine girdi. İsa da ona, “Yapacağını tez yap!” dedi. (Yuhanna 13:26b-27)
Nazikçe bir davranıştı bu. Yahudi kültüründe birini onurlandırmak için bir parça ekmek tabaktaki sosa batırılarak kişiye uzatılırdı. İsa Mesih bu bayramın odak noktası olduğu için, Yahuda iki kez onurlandırılmıştı. İsa Mesih, onu onurlandırmayı bütün öğrencilerinin önünde yapmıştı. Ardından “Yapacağını tez yap” diye buyurdu.
Sanki Yahuda’ya son bir şans veriyordu İsa Mesih. Yahuda’nın Rab’be ihanet etmek için talep ettiği para çoktan eline sayılmıştı bile. Mesih bunu biliyordu. Matta 26.bölümden öğreniyoruz ki Yahuda da zaten Mesih’in bildiğini biliyordu; zaten Mesih söylemişti bunu. Öyle bir durumda bile İsa Mesih, “Yapacağını tez yap!” demişti.
“Ne yapacaksın Yahuda?” der gibiydi. Hâlâ bir seçim yapabilirsin. Şu an elinde ekmek varken bile seçimini yapabilirsin. Diğer öğrencilerin hakkında düşündüklerinin tersini yapabilirsin. Çık dışarı, fakirlere yemek dağıt veya sofraya bir şeyler getir. Burada kalıp yemeğini yiyerek vaktini bizimle de geçirebilirsin. Böylece diğerleri gibi bağışlanma alırsın. Seçim yapma şansın hâlâ var.
Mesih Yahuda’yı da sevdi. Yine de özgür iradesini elinden almadı; ihanet ya da sadakatten birini seçmek onun kendi elindeydi. İsa Mesih bizlerin de elinden özgürlüğümüzü almıyor. Armağanlarıyla, Rab’bin sofrasındaki bedeni ve kanıyla, ekmek ve şarapla sevgiye çağırıyor bizi. “Zaman kısa. Bana tâbi olarak imanda kalıp bağışlanma lütfundan almak ister misin? Ne yapacaksan tez yap” diyor bizlere de.
GÜNÜN DUASI: Sevgili Rab’bim, kalbimi sana yönelterek sevginde kalmamı sağla. Beni her an kendinde tut. Amin.