Tomas, “O’nun ellerinde çivilerin izini görmedikçe, çivilerin izine parmağımla dokunmadıkça ve elimi böğrüne sokmadıkça inanmam” dedi. (Yuhanna 20:25b)
Bir marangoz olan İsa çivilerin nasıl kullanılacağını biliyordu. Çiviler pahalıydı; genellikle tahta çiviler kullanıldığına dair şüphe yoktu ama bazı durumlarda sadece demir çiviler iş görürdü.
İş için kullandığı malzemeler kendi ölümünde kullanılmıştı. Büyükçe çiviler çekiç vasıtasıyla el bileklerine çakıldı. Vücudunun ağırlığını taşıyabilecek kadar güçlü çivilerdi bunlar. Bu aletler kemiklerini ve tendonlarını unufak etmiş, geri dönüşsüz bir zarar vermişlerdi. Acıyı tahmin bile edemiyorum.
Ölümünden sonra çiviler sökülüp atılmasına rağmen yara izleri kaldı.
İsa Mesih ellerinde ve ayaklarında yaraların kalmasını neden istemişti? Vahiy kitabı 5.bölüm 6.ayetten anlıyoruz ki yara izleri şimdi bile görünür durumdadır(bkz. Vahiy 5:6).
Tanrı’nın bizi Şeytan’dan, ölümden ve cehennemden kurtarmak için ne kadar büyük bir bedel ödediğinin bir hatırlatıcısıdır bu aslında. Öyle ki kimse, “Sonuçta Tanrı’ydı. Bizi kurtarması kolay oldu” demesin.
Daha da önemlisi, bunlar, O’nun sevgisinin izleridir. O’nun şefkatinin insan bedenine dönüşmüş halidir bu izler. Nitekim RAB şöyle demişti:
Yeşaya 43’ten okuyoruz:
“Korkma, çünkü seni kurtardım;
Seni adınla çağırdım, sen beninmsin
Çünkü senin Tanrın, İsrail’in Kutsalı,
Seni kurtaran RAB benim.”
Biz de İsa’nın elindeki çivi yaralarını Tomas’ın gördüğü gibi gördüğümüzde seviçle, Yeşaya kitabı 25.bölümdeki şu sözleri tekrarlarız:
“İşte Tanrımız budur;
O’na umut bağlamıştık, bizi kurtardı,
RAB O’dur, O’na umut bağlamıştık,
O’nun kurtarışıyla sevinip coşalım. (Yeşaya 25:9b)
GÜNÜN DUASI: Şükürler olsun Rab İsa’m. Sevginin izlerini görerek her zaman sevinç duyuyoruz. Amin.