Pilatus, elinden bir şey gelmediğini, tersine, bir kargaşalığın başladığını görünce su aldı, kalabalığın önünde ellerini yıkadı… (Matta 27:24a)
Çok dramatik olmakla birlikte sadece bir zaman kaybı. Pilatus’un elini yıkamasının hiçbir anlamı yoktu. “Bu adamın kanından sorumlu olmamak” mı? Mümkün gözükmüyor. Yapması gerekeni yaparak adaletli bir şekilde İsa’yı salması gerektiğini herkes biliyordu. İsa’nın kanı onun ellerindeydi.
Peki ya kalabalık? Bu onların da sorumluluğuydu elbette. İsa’yı Pilatus’a gönderen din adamlarının da. O’nu kurtarabilecekken görmezden gelen Hirodes de aynı şekilde. Mesih’in kutsal kanı, bunların hepsinin üzerine bulaşmıştı. O’nu çarmıha bizim günahlarımız, suçlarımız, hatalarımız ve kötülüğümüz sürükledi. Bundan dolayı O’nun kanı bizim de ellerimize bulaştı. Bir kap su bu kanı yıkayacak kadar güçlü değil.
Ama Tanrı’ya şükürler olsun ki İsa Mesih’in kanı bizleri akladı! Bağışlandık artık. Mesih kendi hayatını bizler için feda etti. Kanını bizim için akıtarak suçlarımızı temizledi. Suyla yıkanıyoruz, bu doğru. Fakat İsa’nın ellerimize bulaşan kanını temizlemek için değil, İsa’nın hayat veren kanında sonsuz yaşam bulalım diye, Tanrı’nın çocukları olalım diye.
Evet, aynen öyle. Tanrı hepimize O’nun kanıyla sonsuz yaşamı kazanmayı bahşetsin! İsa Mesih’in yaşam bahşeden kanıyla hepimiz kurtulabilelim.
GÜNÜN DUASI: Kutsal Baba, Oğlun İsa Mesih’in kanıyla bizleri temiz kıldın. Kurtarıcı’mız ve Rab’bimiz İsa aracılığıyla yaşayıp övgüler sunalım diye birçoklarını imana getir. Amin.