“Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. … Bu kâse kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır…” (1. Korintliler 11:24b-25a)
Oğlum kötü günler geçirdiği zamanlarda sarılmaya ihtiyacı olduğunu söyler. “Elimi tutar mısın?” diye sorar, kalabalık yerlerde sırada bekleyen bir çocuk annesine. Ya da dişçi koltuğunda oturan her çocuk, “Anne, bırakma beni. Yanımda dur” der.
Bu, kendimizi fiziksel olarak güvende hissetme ihtiyacımızla ilgili, öyle değil mi? Yalnızsam ve korkuyorsam beni seven ve bana kollarını açan insandan başka bir şey istemem ki. Çünkü bu bana güven ve cesaret verir. Geceleri yalnız uyanan milyonlarca çocuk da, bu dediğime katılacaktır.
İsa bizim hakkımızdaki bu gerçeği biliyor. Bu nedenle de ihanete uğradığı gece çok özel bir hediye verdi bizlere. Aslında çok daha fazla nedenle! Daha fazla detay için Martin Luther’in Kısa İlmihal kitabını inceleyebilirsiniz.
İsa sıradan bir ekmek ve şarabı eline alarak öğrencilerine şöyle dedi: “Alın, yiyin… Hepiniz bundan için… Bu benim bedenim… bu da kanımdır.” Ekmekle şarapta ve onlar aracılığıyla Mesih kendi bedenini ve kanını sunuyor bizlere; günahları bağışlatan bedenini ve kanını.
Geride dokunabileceğimiz, hissedebileceğimiz, tadabileceğimiz ve bizleri değiştiren bir armağan bırakması İsa Mesih’in şefkatini gösterir. Bizim nasıl yaratıldığımızı bildiğinden her Hristiyan’ın içinde yatan O’nu dünyadayken görebilme ve O’na dokunabilme isteğini de biliyor. Bu yüzden de affediciliği ve sonsuz yaşamı somut bir biçimde bütün insanlara hediye olarak veriyor. Rab’be şükürler olsun.
GÜNÜN DUASI: Sevgili Baba, bizleri önemsediğin için sana teşekkür ediyoruz. Her şeyden önce de Oğlunun bedeni ve kanını bizlere hediye ettiğin için. Amin.