“Yoksul bir dul kadın da geldi, birkaç kuruş değerinde iki bakır para attı. İsa öğrencilerini yanına çağırarak, “Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, varını yoğunu, geçinmek için elinde ne varsa, tümünü verdi” dedi” (Markos 12:42, 44b).
İki bakır para bir kuruş eder. Pek büyük bir şey sayılmaz aslında, değil mi? Durumu insani bakış açısıyla ele alırsak, kadının bunu yapmasına hiç gerek yoktu diyebiliriz. Verdiği para tapınağın hiçbir ihtiyacını karşılamıyordu ama kendisinin bütün varlığıydı. Buna karşılık zengin birisi, kadının attığından çok daha fazla ama kendisi için fazla olmayan bir bağış yapıp bunu telafi edebilirdi. Bu kadının, elindeki iki bakır parayı vermesine gerek var mıydı?
Yeterli değil! Ama elindekinin tümünü verdi.
Ve Mesih, kadını överek, “Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, varını yoğunu, geçinmek için elinde ne varsa, tümünü verdi” diyor. Kadın, maddi ve manevi bütün ihtiyaçlarını tedarik edebilme konusunda tamamen Tanrı’ya muhtaçtı.
O farkında olmasa da Tanrı onun ihtiyaçlarını sağlıyordu. İnsan bedeni almış olan Tanrı ona çok yakındı. O da kadınla aynı olan sebepten ötürü Yeruşalim’e gelmişti; sahip olduğu her şeyi Tanrı’ya sunmak ve dünyanın kurtuluşu için kendini feda etmek. Nitekim birkaç gün içinde çarmıhta asılı bir vaziyette bizim çekmemiz gereken cezayı çekerek günahlarımızı üzerine alıyor olacaktı. Kendisini bizim için bir günah sunusu haline getirerek varını yoğunu verecekti. O’nun bu yaptıkları karşılığında bizim hatalarımızın düzeltilmesi, günahlarımızın bağışlanması ve tertemiz kılınmamız için olacaktı bu. Sonra Mesih tekrar dirilecekti.
Mesih her şeyini verdi. Bu herkese yeter: Nereden geldiğine, nereye gittiğine bakmaksızın herkese -yoksul dul kadına, ne kadar çaresiz olursak olalım bizlere, kısacası herkese yeter Mesih’in sunusu. Kendi halkı olduğumuz için, O bizi yüzüstü bırakmaz. O’nun sunusu her şeye fazlasıyla yeterlidir.
GÜNÜN DUASI: Yüce Tanrı’m, sana her zaman tüm kalbimizle iman ederiz. Her ihtiyacımızda bize yardım et ve bizi kendine yakın tut. Amin.