Birçokları giysilerini, bazıları da çevredeki ağaçlardan kestikleri dalları yola serdiler. (Markos 11:8)
Büyüdüğüm yerin her bir köşesi palmiye ağaçlarıyla doluydu. Sahilde, sokak aralarında o kadar çok vardı ki aralarında kaybolabilirdiniz. Kaldırım çatlakları arasında büyümeye çalışan palmiyeler bile vardı!
Yahudiye bölgesinde de çok yetişirdi palmiyeler. Aynı zamanda zaferin, şanın ve krallığın simgesi olarak kullanılırlardı. İnsanlar İsa’nın bir eşeğe binmiş, mütevazı bir şekilde geldiğini gördüklerinde, palmiye dallarını keserek yolda önüne serdiler. Neyi ima ettikleri gayet açıktı: “İşte Davut’un oğlu, şanlı kralımız Mesih.”
Her ne kadar tacı dikenden, tahtı da tahta bir çarmıhtan ibaret olsa da İsa Mesih Kral’dı. Büyük bir galibiyet kazanmıştı ama diğerlerinin beklediği gibi işgalcilere veya Romalı askerlere karşı değil. O bu dünyaya günahı, ölümü ve kötülüğü yenmek için gelmişti. Kısacası insan ırkının bütün düşmanlarına karşı bir galibiyet kazanmak için gelmişti. Kimse de O’nu bu zaferi kazanmaktan alıkoyamayacaktı.
Yaşadığı acılar, ölümü ve dirilişi ile Kral’ımız hem kendisi hem de O’na iman eden herkes için bir zafer elde etti. Bundan dolayı bizler de O’nun ikinci gelişinde ellerimizde palmiye dallarıyla sevinçli bir şekilde, Vahiy kitabı 7.bölümde yazılı olan şu şözleri söyleyeceğiz: “Kurtarış, tahtta oturan Tanrımız’a ve Kuzu’ya özgüdür!” (Vahiy 7:10b)
GÜNÜN DUASI: Ya Rab, ölüme ve günaha karşı kazandığın zaferine gönülden sevinmemi sağla. Amin.