İsa’nın Farkı


İsa bunları söyledikten sonra, gözlerini gökyüzüne kaldırıp şöyle dedi: “Baba, saat geldi. Oğlun’u yücelt ki, Oğul da seni yüceltsin. Çünkü sen O’na bütün insanlık üzerinde yetki verdin. Öyle ki, O’na verdiklerinin hepsine sonsuz yaşam versin. Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i tanımalarıdır. Yapmam için bana verdiğin işi tamamlamakla seni yeryüzünde yücelttim. Baba, dünya var olmadan önce ben senin yanındayken sahip olduğum yücelikle şimdi beni yanında yücelt.

İsa Mesih’in tarihte adı yazılı olan ve olmayan diğer insanlardan çok önemli farkları var. Örneğin O’nun, diğer hiçbir insanda göremeyeceğimiz şekilde, tamamen günahsız bir yaşam sürmüş olması. O’nun, diğer hiçbir insanda olamayacak şekilde, sonsuz bir sevgiyle, merhametle, şefkatle dolu olması. İsa’nın sonsuz bilgeliği.

Ve O’nun dünyaya geliş biçimi. Evet bu da, diğer insanlardan farklıdır. İsa diğer insanlardan farklı olarak, mucizevi bir biçimde dünyaya geldi. Dünyasal, fiziksel bir babası olmaksızın, tamamen Tanrı’nın Ruhu aracılığıyla. O’nun doğumu Tanrı’nın ruhsallığıyla insanın bedensel varoluşunun mükemmel bir uyumudur diyebiliriz.

İsa Mesih, bir yandan insan olduğu için bizim insani tecrübelerimizin hepsini yaşadı. Acı, ıstırap, hastalık gibi, insana özgü her şeyi o da tecrübe etti, yakından tanıdı. Ama bunlar O’nun günahsızlığını değiştiremedi. İsa bir yandan tam anlamıyla bir insandı yani tamamen bizim gibiydi. Ama bir yandan da bizden çok ama çok farklıdır. Bu fark, hani derler ya, yerden göğe kadar olan bir farktır.

İsa’nın diğer bütün insanlardan farklı olduğu iki noktaya değindik. Doğumuyla ve yaşamıyla İsa’nın diğer herkesten bambaşka bir insan olduğundan söz ettik. Ama dahası var. İsa ölümüyle de bizlerden, yani diğer bütün insanlardan farklıdır. İşte ben aslında bugün bu farktan bahsetmek istiyorum. Çünkü bu, bizleri göklere, cennete götürecek olan harika bir olaydır.

Mesih’in ölümü neden farklıdır ve daha önemlisi, Mesih’in ölümü neden “harika bir olay”dır? Biz Hristiyanlar, çok sevgili Rabbimizin ölümünden memnun muyuz ki, bunun harika bir olay olduğunu söylüyoruz. Biz İsa’yı sevmiyor muyuz ki O’nun ölümüne seviniyoruz? Biz, neden İsa’nın ölümünü yas tutarak yad etmiyoruz?

Elbette, Rabbimizin acılarından dolayı hüzünleniyoruz. O’nun çektiği acılarda ve ölümünde benim günahlarımın da payı olduğunu bilmek, sevineceğim bir şey değil. Ama mesele benim ne yaptığıma bağlı olsaydı, zaten mahvolurdum çoktan. İyi ki her şey O’nun yaptıklarına bağlı. O’nun yaşamına, O’nun ölümüne ve O’nun dirilişine.

Mesih’in ölümü, diğer insanların ölümünden farklı. Çünkü O’nun ölümü yaşama açılan kapıdır. Bu söz ölüm hakkında sık sık söylenir. Evet ölüm yaşama açılan kapıdır ama neden? İşte cevap, İsa Mesih’tedir. O’nun diğer bütün insanlardan farkındadır. O’na boşuna Mesih demiyoruz. O’nun ölümü sadece kendisi için değil, O’na inanan herkes için, potansiyel olarak bütün insanlar için de sonsuz yaşama açılan kapıdır. Çünkü bu ölüm sayesinde Tanrı bize sonsuz yaşam veriyor. Mesih dışındaki insanların yaşamı, ölümle sınırlandırılmış bir yaşamdır. Tam anlamıyla, ölümlü bir yaşam. Mesih için ise tam tersi geçerlidir. Onun ölümü, yaşamla çevrilidir. Yaşam doludur, yaşama açılan kapı, yaşama giden yoldur. İşte Mesih sayesinde insanlara verilen bu yaşam, farklı bir yaşamdır.

Yerden göğe kadar farklı bir yaşam. Çünkü bu yaşam, yeni bir yaşamdır kardeşim. Bu yaşam, bizim yaşamlarımız ya da doğadaki diğer canlıların yaşamı gibi ölümlü değil ölümsüz bir yaşamdır. Yani diyebiliriz ki Mesih bize ölümsüzlük iksirini vermiştir.

Sonlu yaşamla sonsuz yaşam arasındaki bu farkı şimdi daha iyi görebiliyor muyuz sevgili kardeşim? Bu farkın sadece Mesih’e bağlı olduğunu? O’nun dünyaya gelmiş olmasına ne kadar bağlı olduğunu? Gerçekten de büyük bir fark. Yer ile gök arasındaki bu fark, ancak gökten yere inen Mesih’in, Tanrı’yı yücelten yaşamı ve ölümüyle bizim için ortadan kalkıyor. Bu sayede biz de yerden göğe, günahla lekelenmiş dünyasallığımızdan, Tanrı’nın huzur diyarına yükseliyoruz.

Sevgili kardeşim. Evet yükseliyoruz. Bilinçli olarak, gelecek zamanda değil de şimdiki zamanda kurdum bu cümleyi. Elbette bizlerin gerçek anlamda yüceltilmemiz, diriliş günü, Mesih’in tekrar geleceği kıyamet günü tamamına erecek. Ama biz iman edenler şimdiden Tanrı’nın yüceliğiyle paydaş kılınıyoruz. Pavlus, mektuplarından birinde Hristiyanlar için, “Biz, kurtulmakta olanlar” tabirini kullanır. Evet, biz” yüceltilmekte olanlar” da diyebiliriz.

Şimdiden, burada, bu dünyada, Mesih’in çarmıhtaki yüceliğine paydaş kılınıyoruz. Her ne kadar O’nun gibi yetkin olmasak da, Tanrı’nın lütfu ve cömertliği sayesinde, Mesih İsa’nın doğruluğuna, temizliğine, iyiliğine, adeta aşılanıyoruz. O Baba’yı yüceltti ve Baba da O’nu…  Çünkü O’nun ölümüne ortağız, öyleyse O’nun yaşamına da ortağız. İncil’in Romalılara Mektup bölümünde, 6. Bölüm, 8. Ve 9. ayetlerde yazılmış olduğu gibi:  Mesih’le birlikte ölmüşsek, O’nunla birlikte yaşayacağımıza da inanıyoruz. Çünkü Mesih’in ölümden dirilmiş olduğunu ve bir daha ölmeyeceğini, ölümün artık O’nun üzerinde egemenlik sürmeyeceğini biliyoruz.

Dua Edelim: Ey yüce Baba’mız. Sen Mesih İsa’ya ve O’nun yaptıklarına olan güvenimiz ve bağlılığımızı güçlendir. Böylece biz de O’nun aracılığıyla seni yüceltelim.

Facebook
Twitter
WhatsApp
E-Posta

Benzer Yazılar

Yorumlar