Günün Vaaz metni Yuhanna kitabı 5. Bölüm 22. Ve 30. ayetlerden.
Baba kimseyi yargılamaz, bütün yargılama işini Oğul’a vermiştir. Öyle ki, herkes Baba’yı onurlandırdığı gibi Oğul’u onurlandırsın. Oğul’u onurlandırmayan, O’nu gönderen Baba’yı da onurlandırmaz. “Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir. Size doğrusunu söyleyeyim, ölülerin Tanrı Oğlu’nun sesini işitecekleri ve işitenlerin yaşayacakları saat geliyor, geldi bile. Çünkü Baba, kendisinde yaşam olduğu gibi, Oğul’a da kendisinde yaşam olma özelliğini verdi. O’na yargılama yetkisini de verdi. Çünkü O İnsanoğlu’dur. Buna şaşmayın. Mezarda olanların hepsinin O’nun sesini işitecekleri saat geliyor. Ve onlar mezarlarından çıkacaklar. İyilik yapmış olanlar yaşamak, kötülük yapmış olanlar yargılanmak üzere dirilecekler.” “Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamam. İşittiğim gibi yargılarım ve benim yargım adildir. Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni gönderenin istediğini yapmaktır.
Ya Rab bizi gerçekle özgür kıl, senin sözün gerçektir. Amin.
Yeni yıla girdiğimiz bu günlerde her yerde sevinç, heyecan ve kutlama olduğunu düşünebiliriz. Televizyonlar, gazeteler ve sosyal medya aklımızda hızlıca böyle bir resim çizebilir. Ama gerçekten de öyle mi? Ya işini kaybetmiş bir baba, o da sevinç dolu mu? Çok çalışmasına rağmen üniversiteyi kazanamamış bir genç, o da heyecan duyuyor mu? Annesini kaybetmiş bir çocuk annesinin lezzetli yemekleri olmadan yeni yıla girmek zorunda kaldığında gerçekten kutlama yapıyor mu?
Hepimiz kaybetmenin ne olduğunu yakından biliriz. “Düşsem de ayağa kalkabilirim” Güzel bir söz ama tersi de doğru değil mi? “Ayaktaysam düşeceğim.”
Bu hayat adil değil. Adil olmasını isterdik ama değil işte, bunu iyi biliriz. Bu yaşamdan göçüp gittiğimizde hepimiz daha iyi bir yere gitmeyi arzularız. Buradaki düzenden daha farklı, her şeyin düzgünce işlediği yeni bir düzen isteriz.
Atalarımızın dediği gibi balık baştan kokar. Yeni düzenin kurulması için öncekinin adilce yargılanması gerekmez mi? Eğer iyi bir başlangıç yapılmamışsa yeni düzende de sevinci, heyecanı ve kutlamayı göremeyeceğiz. Her şey daha önce olduğu gibi olacak. Başladığımız noktaya geri döneceğiz.
Yeni düzende görmek istemediğimiz şeylerin girişi dahi engellenmeli o halde. Mesela çocuk tecavüzleri istemiyoruz. Yalan da olmasın. Daha fazla haksızlık da yapılmasın. Kadına şiddet olmasın. Dedikodu olmasa da iyi olur. Ağlamak da olmasın hatta üzülmek bile. Ve ölüm asla olmasın orada, artık onun da sonu gelsin.
Çöp koktuğunda mutfağa oda spreyi sıkmak yerine önce çöpü atar, pencereleri açıp odayı havalandırırız. Bunun gibi, bu kötü şeyler yeni düzende olmasın diye, onların nedeninin yok edilmesi gerekir. Oda spreyi sorunu çözmeyecekse, daha iyi insanların yeni düzende olması da soru çözmeyecek. Kötülüğün kökünü kurutmak lazım. Yani günahın yeni düzene girmeyeceğinden emin olmalıyız.
Ama kim günahı adaletle yargılayabilir ki? Ben bu konuda çok da yetenekli olmayabilirim. Senin de benden geri kalır bir yanın olduğunu sanmıyorum. Ne de olsa bizler günah işliyoruz. Kim olabilir o zaman? Tanıdık iyi bir yargıç var mı?
İsa Mesih kendisinin iyi bir yargıç olduğunu iddia ediyor. Bu büyük bir iddia, dikkatlice araştırılmalı. Bence burada İsa Mesih iki farklı iddiada bulunuyor. İlki adil olduğu ikincisi ise tüm yetkinin O’na ait olduğu.
İsa Mesih adil mi? İnsanları şuna göre yargılayacakmış: “İyilik yapmış olanlar yaşamak, kötülük yapmış olanlar yargılanmak üzere dirilecekler.” Herkes yaptığının karşılığını alacak. Kulağa gayet uygun geliyor. Ama bu iyi ve kötü işler nelerdir?
Söylediğine göre iyi tek bir şey var. Bu da ne yoksula yardım etmek ne dua etmek ne de oruç tutmaktır. Dürüst olmak bile yeterli değilmiş. Tabi bunları yapmak her insanın görevidir ama yargıdan kurtulmak için yeterli değilmiş. İsa Mesih’e göre tek iyi bir şey var: Tanrı’nın insanlar kurtulsun diye İsa Mesih’i gönderdiğine iman etmek.
Eğer neden günahın dünyaya girdiğini düşünecek olursak Tanrı’ya güvenmek tüm sorunların çözümü olabilir. Çünkü günah dünyaya Adem ve Havva Tanrı’nın sözüne güvenmek yerine Şeytan’a ve kendilerine güvendikleri zaman girdi. Tanrı’ya tekrar güvenmek, günahın kökünü kurutmanın iyi bir yolu. Gayet mantıklı, insanları yargılamak için iyi bir kıstas.
Demek ki İsa Mesih yargıç olduğunda yargı terazisi düzgün olacak ve günahın yani kötülüğün sonunu getirecek. Tamam ama İsa Mesih’in buna yetkisi var mı? Başka bir peygamber ya da melek bunu yapamaz mı? Neden İsa?
İsa Mesih yargılama yetkisinin kendisinde olduğunu söylüyor. Şöyle diyor: “Tanrı’da yaşam olduğu gibi, bende de yaşam vardır.” Neden bahsediyor? Neden Tanrı’da yaşam olduğu gibi onda da yaşam olsun ki? Kim olduğunu iddia ediyor böyle?
İsa Mesih Tanrı’nın doğasına ve yetkisine sahip olduğunu söyleyerek yeryüzüne bir insan bedeninde gelmiş olan tek Tanrı olduğunu iddia ediyor aslında. Bu iyi bir yargıç olma iddiasından daha da büyük bir iddia. Böyle bir sözü kabul etmek hiç de kolay değil. İddiası varsa, bunu kanıtlamalı da!
İsa Mesih çarmıhta öldü, gömüldü ve üç gün sonra kendi gücüyle dirildi. Kim kendini diriltebilir? Kimin böyle bir şeye gücü yetebilir? Sadece Tanrı’nın. Sadece Tanrı bir ölüyü diriltebilir. Ama Tanrı neden tanrı olduğunu iddia eden bir adamın dirilmesine izin veriyor. Eğer İsa Mesih Tanrı değilse, bir yalancı ve Tanrı’ya şirk koşan bir adam olurdu. Ya da O Tanrı mı? İsa Mesih gerçekten de kendi gücüyle ölümden dirildiyse, O Tanrı olmak zorundadır. Bu da O’nu her konuda en yetkili kişi yapıyor.
Eğer İsa Mesih Tanrı’ysa ve ölüyü diriltecek, insanları kendisine iman etmekle yargılayacak adil ve yetkili tek yargıç da O’ysa ben ne yapacağım? Ya O’na evet haklısın deyip, dediklerine güveneceğim ya da yalancısın deyip kendi yoluma gideceğim.
Dua edelim: Ya Rab, ben kime gideyim? Gerçeği bilen tek kişi sensin. Adil olan ve dünyayı adaletle yargılayacak olan da sensin. Bana yardım et ki, gerçeğin ne olduğunu göreyim ve sana güvenebileyim. Amin.