Sizce Ben Kimim?


İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine şunu sordu: “Halk, İnsanoğlu’nun kim olduğunu söylüyor?” Öğrencileri şu karşılığı verdiler: “Kimi Vaftizci Yahya, kimi İlyas, kimi de Yeremya ya da peygamberlerden biridir diyor.”  İsa onlara, “Siz ne dersiniz” dedi, “Sizce ben kimim?” Simun Petrus, “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” yanıtını verdi. İsa ona, “Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!” dedi. “Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babam’dır. Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus’sun ve ben kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek. Göklerin Egemenliği’nin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak.” Bu sözlerden sonra İsa, kendisinin Mesih olduğunu kimseye söylememeleri için öğrencilerini uyardı.

İsa Mesih’ten gelen esenlik ve lütuf üzerimizde olsun. Amin.

Bugünkü konumuz sorular ve cevaplarla ilgili. Özellikle de, Tanrı’nın bize sorduğu bir soruyla: “Sizce ben kimim?”

Eski Antlaşma’da Tanrı’nın, halkını Musa aracılığıyla nasıl kurtardığını okuyoruz. Tanrı büyük mucizeler gerçekleştirerek İsrail halkını kurtarmış ve onlara kendi gözetiminde, kendi halkı olarak yaşayabilecekleri güzel bir ülke bahşetmiştir. Yabancı bir ülkede 400 yıldır eziyet gören birçok İsrailli, Tanrı’nın kim olduğunu doğru dürüst bilmiyordu. Bildikleri tek şey Musa’nın O’nunla konuştuğu ve onlara yardım edeceği vaadini aldığıydı.

Kulağa hoş geliyordu. Bu vaat birçok kişiye umut vermişti. Fakat Musa Tanrı’nın buyurduğu gibi firavunun yanına gidip onunla konuşunca her şey daha da kötüye gitti. Firavun çok sinirlenmişti. Bu yüzden de insanlara ceza olarak çok daha ağır yükler yükledi. Sonuç olarak İsrailli köleler Musa’ya kızdıkları gibi Tanrı’ya da kızdılar. Söylenenlere kulak asmak istemediler.

“Bu benim adım. Atalarınızın en seçkinlerine bile adımı açıklamamıştım. Şimdi ise sizlere açıklıyorum. Sizi sevdiğimi, sizleri kurtaracağımı bilin” vaadini vermişti RAB Tanrı.

Tanrı’nın kişisel olarak kim olduğunu açıklayıp planlarını anlatması insanlar için harika bir durum olmalı! İsraillilerin umurunda bile değildi ama. Kutsal Kitap Musa’nın bunları İsraillilere anlattığını ama umutları kırıldığı ve ağır baskı altında oldukları için onu dinlemediklerini söylüyor.

Çok doğal, değil mi? Tanrı bizlere yaklaşarak “Ben Tanrı’nız RAB’bim” demesine rağmen başımızdaki dertlerin hayatımızı ele geçirmesinden dolayı bu söze önem vermiyoruz. Tanrı “Buradayım” diyor ama insanlar aileleriyle, işleriyle, faturalarıyla ve sağlıklarıyla ilgileniyorlar. Böyle dünyevi şeyler, Tanrı’yı dinlemek şöyle dursun, O’nu görmeye bile engel olur.

Bu kadar da değil. Tanrı bize “Ben senin, Rab’binim ve senin hayatında da büyük mucizeler gerçekleştireceğim” dediği zaman, “Görürsem inanırım” cevabını vermek isteyen bir taraf var içimizde. İsrailliler de bu duyguya kapılmışlardı.  “Sana iman etmemize karşın yaşamımız daha da kötüye gitti. Senin vaatlerine neden inanalım? Senin bize sadık olduğundan emin bile değilken biz sana nasıl sadık olalım?”

Bu her ne kadar iyi bir yaklaşım olmasa da gerçekçidir denilebilir. Çünkü çok insanidir. Hayatımızın belirli dönemlerinde hepimiz Tanrı’nın bizi umursayıp umursamadığını, Tanrı’ya inanırsak bunun uzun vadede bize faydası olup olmayacağını düşünürüz.

Mesih’in elçilerinin bile zaman zaman şüpheleri oluyordu. İsa bir gün “İnsanlar benim kim olduğumu söylüyor?” diye sorduktan sonra uzun bir listeye sığacak kadar cevap almıştı. Etraftaki insanların konuştuklarından tutun, yaptıkları tahminlere kadar… Ardından Mesih “SİZ ne dersiniz? SİZCE ben kimim?” diye sorunca Petrus hariç diğer elçilerin hepsi sus pus olmuştu.

Ne oluyordu? Neden tedirginlerdi? Belki de söyleyeceklerinin başlarını belaya sokacağından korkuyorlardı. Kim bilir…

Ayağa kalkarak, “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” diyebilen Petrus olmuştu sadece. Bunu söyleyebilmek cesaret isterdi. Çünkü açıkça, “Tanrı’nın göndereceğine ilişkin yıllar önce vaatte bulunduğu o Kurtarıcı sensin” diyordu. Yanlış insanların duyması sonucu Petrus’u zindana attırabilirdi bu tanıklık.

Devam edelim. “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” sözleri ne anlama geliyor acaba? İsa Mesih’in sıradan bir insan değil Tanrı’nın öz oğlu, dünyaya insan olarak gelmiş Tanrı’nın ta kendisi olduğu anlamına geliyor.

Petrus, Mesih’in Tanrı olduğunu söylüyordu ve bu çok tehlikeliydi. Dönemin uygulamasına göre, Tanrı’ya küfür suçundan idam hükmü giyebilirdi. İsa’nın sorusunu cevaplamak uğruna hayatını riske atmıştı.

Yine de Petrus haklıydı. Mesih’i iyi tanıyordu. Ağır bir bedel ödeyeceği ihtimaline rağmen Mesih’e tüm benliğiyle hizmet etmek istiyordu çünkü O’na gönülden iman etmişti. Rab de bu davranışından ötürü Petrus’u yüceltmişti.

Peki ya biz? Tanrı, “Sizce ben kimim?” sorusunu bizlere yöneltirse nasıl cevaplarız?

Sıkıntılarla boğuşurken biz de tıpkı o dönemin İsrail halkı gibi oluyoruz. Gerginliğimiz, şüphelerimiz veya imansızlığımız yüzünden Tanrı’ya yüz çeviriyoruz!

Aynı şekilde bu soruyu duyduğumuzda elçiler gibi sus pus olmamız da mümkün. Yüz kızartıcı bir duruma düşmek veya başımızı ağrıtmak istemiyoruz. Tanrı’nın Tanrı olduğunu kabul edersek O’nun dediklerini dinlemek, hayatımızda değiştirmek istemediğimiz şeyleri değiştirmek zorunda kalırız. Görmezden gelmek her zaman daha kolaydır.

Diğer bir ihtimal de Petrus gibi lütufla dolup, “Seni tanıyorum Rab’bim. Sana inanıyor, sana iman ediyorum! Bu yüzden sana her zaman hizmette bulunmak istiyorum” demektir.

Tanrı, Musa’ya, “Onun için İsraillilere de ki, ‘Ben Yahve’yim. Sizi Mısırlılar’ın boyunduruğundan çıkaracak, onların kölesi olmaktan kurtaracağım’” diye buyurdu. Başka bir deyişle “Sizi önemsemeyen, sorunlarınızı umursamayan, size uzak, bilinmez bir Tanrı değilim. Ben SİZİN Tanrı’nızım. Sizi bıraktığımı düşündüğünüz vakitler bile aslında sizinleyim. Size olan sevgimden dolayı yardım edeceğim sizlere. Siz benim halkım olacaksınız, ben de sizin RAB’biniz.”

Mesih, Petrus’un “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” cevabını onaylamıştı. Tanrı’nın bizlerle nasıl birlikte olduğunun ve bize nasıl yardım ettiğinin cevabı burada yatıyor. Tribünlerden takımı için bağıran bir futbol taraftarı gibi uzakta değil Tanrı. Bir insan oldu, bizlerden biri olarak dünyaya gelerek bizim yaşadığımız dünyada yaşadı. Bizim gibi çocukluk geçirdi, çalıştı ve eziyet çekti.

İsa insan olarak dünyaya gelip, bizim insan olarak yaşadığımız acıyı ve ölümü tattı. Kaçabileceği halde kaçmadı. Bizler için bunu göze aldı. Günahın ve ölümün gücünü insanların üzerinde etkisiz kılabilmek için seçti bu yolu, çünkü gerekliydi. Uğrumuza eziyet çekip ölecek kadar çok seviyordu bizi.

Üçüncü gün ölümden dirildiğinde, yargı gününde ölümden tekrar diriltilecek olan milyonların ilki olmuştu. Onlar günahtan, acıdan arınmış olarak sevinç ve mutluluk içinde Tanrı’yla yaşayacak. Bu, Baba Tanrı’nın, Oğlu İsa Mesih’e iman edenlere verdiği sözdür.

Hiçbir şeyin bizi Tanrı’dan ayıracak güçte olmadığının farkındayız artık. Ne olursa olsun bu gerçek bizlere dayanak olacaktır. Çünkü bizim Tanrı’mız zorluklara göğüs germiş, ölmüş, dirilmiş ve bize sonsuz yaşamı bahşetmiştir. Zorlukların üstesinden yalnız başına gelmek zorunda değiliz.

İsa Mesih sayesinde Tanrı’nın elinin daima üzerimizde olduğuna güvenebiliriz. Tanrı tıpkı İsraillileri çölden kurtardığı, elçilerini gözettiği gibi bizlere de göz kulak oluyor. Tanrı şu an da bizimledir; Kutsal Ruh’u içimizde yaşadığı, bize rehberlik ettiği ve güç verdiği müddetçe de bizimle olacaktır.

Tanrı “Sizce ben kimim?” diye sorunca tedirgin olabiliriz. Ama cevap vermek O’na tam anlamıyla güvenmek anlamına gelir. Denemeye değer. “Ben sizin Tanrı’nız olan RAB’bim” sözü O’nun bize karşı değil, bizden yana olduğu anlamına gelir. İlgisiz kalmadığını, tam aksine bizi önemsediğini, kurtardığını ve kendi halkının üyeleri yaptığını anlatır.

Dua Edelim: Güçlü Tanrımız. Sen bizim için tüm denenmelere ve sıkıntılara razı oldun. Bizim denenme ve sıkıntılarımıza da sen yardım edersin. İblis’in saldırılarına direnmemiz için bize güç ver. Öyle ki, duayla sana sığınıp senden yardım bulalım. Dualarımıza kulak ver Ya Rab. Amin!

Facebook
Twitter
WhatsApp
E-Posta

Benzer Yazılar

Yorumlar