Tanrı’nın Gözünde Evlilik

  İsa konuşmasını bitirdikten sonra Celile’den ayrılıp Yahudiye’nin Şeria Irmağı’nın karşı yakasındaki topraklarına geçti. Büyük halk toplulukları da O’nun ardından gitti. Hasta olanları orada iyileştirdi. İsa’nın yanına gelen bazı Ferisiler, O’nu denemek amacıyla şunu sordular: “Bir adamın, herhangi bir nedenle karısını boşaması Kutsal Yasa’ya uygun mudur?” İsa şu karşılığı verdi: “Kutsal Yazılar’ı okumadınız mı? Yaradan başlangıçtan ‘İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı’ ve şöyle dedi: ‘Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.’  Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı’nın birleştirdiğini, insan ayırmasın.” Ferisiler İsa’ya, “Öyleyse” dediler, “Musa neden erkeğin boşanma belgesi verip karısını boşayabileceğini söyledi?” İsa onlara, “İnatçı olduğunuz için Musa karılarınızı boşamanıza izin verdi” dedi. “Başlangıçta bu böyle değildi. Ben size şunu söyleyeyim, karısını fuhuştan başka bir nedenle boşayıp başkasıyla evlenen, zina etmiş olur. Boşanan kadınla evlenen de zina etmiş olur.” Öğrenciler İsa’ya, “Eğer erkekle karısı arasındaki ilişki buysa, hiç evlenmemek daha iyi!” dediler. İsa onlara, “Herkes bu sözü kabul edemez, ancak Tanrı’nın güç verdiği kişiler kabul edebilir” dedi.  “Çünkü kimisi doğuştan hadımdır, kimisi insanlar tarafından hadım edilir, kimisi de Göklerin Egemenliği uğruna kendini hadım sayar. Bunu kabul edebilen etsin!
Tanrı’nın Gözünde Evlilik Gerçekten de İsa’nın dediği gibi, kabul edilmesi zor sözler. Tanrı’nın isteğiyle insan doğasının arzuları çoğu zaman çelişir. Ama bunun nedeni Tanrı’nın insanlara eziyet çektirmek istemesi değildir. Bu uyuşmazlığın nedeni insanın içindeki itaatsizlik eğilimidir. Yoksa Tanrı’nın insan için istekleri her zaman iyi, sağlıklı şeylerdir. Peygamber Yeremya Kitabı’nın 29.bölümünde belirtildiği gibi, Tanrı’nın insan ile ilgili tasarıları, “esenlik tasarılarıdır.” Evlilik kurumunun Tanrı tarafından yaratıldığını ve insanlara verildiğini, Kutsal Kitap’ın daha ilk bölümlerinde okuyoruz. Orada kadınla erkeğin nasıl birbirleri için yaratıldıklarını, aralarındaki cinsiyet farkının ötesinde kökenlerindeki derin öz birliğinin nasıl onları birbirine çektiğini görürüz. Kutsal Kitap’ın Yaratılış adlı bölümünde, ilk insanlar olan Adem ve Havva’nın öyküsü, esasen bu motif üzerine kuruludur. O ayetleri okuduğumuz zaman görüyoruz ki, erkeğin kadınsız, kadının da erkeksiz yaşaması Tanrı’nın gözünde iyi bir şey değil, ve erkek kadının, kadın da erkeğin yardımcısıdır. Ve, İsa’nın belirttiği gibi, evli bir çift, artık iki ayrı birey olmanın ötesinde, bir bakıma tek bir varlık, tek bir birim gibidirler. Evliliğin bundan daha güzel bir betimlemesi yapılamaz gerçekten de. Tanrı’nın kadın ve erkek arasında “evlilik” adını verdiğimiz bu birlikteliği uygun gördüğünü ve onun ömür boyu sürmesini istediğini anlıyoruz. Az önce okuduğumuz İncil ayetlerinde İsa da tam olarak bunu kastediyor. Tanrı, kadın erkek arasındaki bu birlikteliği, yani evliliği kutsuyor, yüceltiyor. Bu ilahi kökenli birlikteliğe sudan sebeplerle son verilmesini istemiyor. “Anlaşamadık, boşanalım” kolaycılığı, Tanrı’nın kabul etmediği bir şey. Evlilik kurumuna ve eşlerimize yönelik bu saygısızlık, Tanrı’nın gözünde günahtır. O, evliliğin, insanlar için bir esenlik ve mutluluk yolu olmasını arzu etti. Kadınla erkeğin birbirini tamamlamasını, cinsiyetlerinden kaynaklanan farklı perspektiflerini, yeti ve yaklaşım farklarını birbirileriyle paylaşmalarını istedi. Böylece yaşamı daha derinlemesine algılamalarını, daha güçlü biçimde kavramalarını istedi.  Eşlerin birbirlerini sevmelerini ve birbirine saygı duymalarını arzu etti. Ama insan her zaman olduğu gibi, bu konuda da Tanrı’ya itaat etmekte isteksiz davranır. İşte Eski Antlaşma dönemindeki Yahudi erkeklerin de genel eğilimi buydu. Onların evlilikten beklentileriyle Tanrı’nın beklentileri çoğu zaman uyuşmuyordu. Tanrı’nın istediği biçimiyle o derin, anlamlı kadın-erkek etkileşimi onların umursadığı bir şey değildi. Bu nedenle de Tanrı yasasının etrafından dolaşıyor ve evliliklerini, eften püften gerekçelerle, (ama aslında çoğunlukla eşleri onlara eskisi kadar çekici görünmediği için) sonlandırıyorlardı. Tanrı’nın arzusuyla uyumlu olmayan bu erkek-egemen eğilim o kadar yoğundu ki, Tanrı daha büyük günahların ve toplumsal sorunların ortaya çıkmaması için bazı esnemeler yapılmasına izin vermişti Musa döneminde. Ferisilerin İsa’ya Musa hakkında sordukları soru bu durumla ilgili. Ama anlıyoruz ki bu esnetme, Tanrı’nın arzu ettiği ideal durumu gerçekleştirmek için değil, sadece günahın toplumu bozmasına engel olmak için uygulanmaktaydı. İdeal olan, evliliklerin ömür boyu sürmesiydi. Tanrı’nın insanlar için istediği şey, başlangıçtan beri buydu. Okuduğumuz İncil ayetlerinde Mesih İsa bize bunu söylüyor. Evlilik ve boşanma konuları günümüzde de en az Musa ve İsa dönemlerinde olduğu kadar önemli, öyle değil mi? Hatta belki daha da önemli. Günümüzde evlilik kurumuna olan saygı, eskisine oranla çok daha azdır. İnsanların gözünde evlilik neredeyse modası geçmiş bir uygulama haline geliyor. Hatta Tanrı’nın gözünde kabul edilemez olan bir takım birliktelik biçimlerini, “evlilik” diye adlandıran insanlar, devletler var. Oysa evliliğin tek bir biçimi vardır: Evlilik, ancak bir kadınla bir erkek arasında söz konusudur. Bunun dışındaki birliktelikler, Tanrı’nın gözüne kabul görmez. Günümüzde insanlar evliliği, “olmasa da olur” bir şey gibi görmeye başlıyorlar ve bu çok tehlikeli bir durum. Gençlerin evlilik kurumuna önem vermesi, “Ben evlenmeyi düşünmüyorum” gibi sözlerin teşvik edilmemesi gerekir. Onları evliliğe teşvik etmeliyiz ama tabii bunu uygun bir biçimde yapmalıyız. Gençlere Tanrı’nın gözündeki ideal evliliğin nasıl olması gerektiğini, Kutsal Kitap temelinde anlatabilmeliyiz. Evliliğin bir sorun kaynağı değil bir mutluluk vesilesi olması için, Tanrı’nın evlilik kurumunu oluşturmakla ne amaçladığına dikkat etmeliyiz. İsa’nın Eski Antlaşma’daki evlilik ve boşanma ile ilgili ayetlerin amaçlarını açıklarken kullandığı ifadeleri, yeni bir şeriat hükmü getirmek için söylemediğini görebilmemiz gerekir. İsa on emir üzerine yeni yeni emirler eklemek için değil, Tanrı’nın emir ve yasalarının anlamlarını, derinliklerini açıklamak ve insanı doğasındaki kötülükten kurtarmak için dünyaya geldi. Sıradan bir peygamber ya da bir din hukuku uzmanı olmanın çok ötesinde bir misyonu vardır İsa’nın. İsa, “Ben insanlarda yaşam olsun, bol yaşam olsun” diye geldim der. Bu, evlenme, boşanma gibi günlük sosyal yaşam konularında yeni ayrıntılar eklemekle ilgili bir durum değildir. İsa, ne pahasına olursa olsun, evlilik akdinin körü körüne bile olsa asla bozulamayacağını söylemeye çalışmıyor (ki bu sağduyuya aykırı bir şey olurdu). İnsanlarda bol ve gerçek yaşam olsun diye dünyaya gelmiş olan İsa, insanın içinde günahla gölgelenmiş olan iyi yanları insana geri kazandırmak istiyor. Tanrı’nın insanlar için öngördüğü esenlik tasarıları bu amaca yöneliktir çünkü. İşte evlilik de Tanrı’nın yarattığı ideal biçimiyle bu esenliğin bir aracıdır. Kadın ve erkek birbirini sevmeyi seçerler, birbirine yaşam boyunca saygı ve ilgi gösterirler. Yaşamlarını birbirleriyle paylaşırlar ve birbirlerine farklılıklarını hediye ederek birleşirler. Bu birleşme, Tanrı’nın istediği ve mümkün kıldığı bir şeydir. Tanrı, zina, şiddet gibi durumlarda, körü körüne de olsa bu evliliğin sürmesi gerektiğini söylemiyor. Mutsuz bir evlilik yapmış kişilerin ideal evliliği aramalarını da yasaklamıyor. Tanrı ideal bir evliliğin önemini vurguluyor, çünkü insanlarda yaşam olsun, bol yaşam olsun istiyor. Dua Edelim: Üçlü birlik olan tek Tanrı. Sen evlilik kurumunu insanlara bir esenlik aracı olarak armağan ettin. Bize bilgelik ver ki, bu armağanı senin arzuna uygun biçimde değerlendirelim, sana ve eşimize saygı gösterelim ve evliliği yaşamlarımızla seni yüceltmenin güzel bir biçimi olarak görelim. Amin.
Facebook
Twitter
WhatsApp
E-Posta

Benzer Yazılar

Yorumlar