Hristiyanlık tek tanrılı bir dindir. Çünkü Tanrı kendisinin tek gerçek ilah olduğunu Kutsal Kitap’ta açıkça belirtir. Kutsal Kitap’taki birçok ayette bu bu gerçek çeşitli yönleriyle açıklanmaktadır. Örneğin, Eski Antlaşma’nın Yasa’nın Tekrarı adlı kitabındaki şu ayet: “Dinle ey İsrail. Tanrı’mız RAB, tek RAB’dir” (6:4). Ya da Yeni Antlaşma’da bulunan Romalılar Mektubu’ndaki 3:29-30 ayetleri: “Yoksa Tanrı yalnız Yahudiler’in Tanrısı mı? Öteki ulusların da Tanrısı değil mi? Elbet öteki ulusların da Tanrısı’dır. Çünkü sünnetlileri imanları sayesinde, sünnetsizleri de aynı imanla aklayacak olan Tanrı tektir.”
Bu tek gerçek Tanrı Kutsal Kitap’ta kendi birliğinin bir tanımını vermekte ve bu birliği “Üçlü Birlik” olarak açıklamaktadır. Üçlü birlik kavramı, birden fazla tanrı olduğunu değil, aksine Tanrı’nın bir olduğunu ve bu birliğinin üçlü niteliğini ifade eder.
Kutsal Kitap’ta Üçlü Birlik
Gerçekten de, Tanrı Sözü’nün Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un ‘Tanrı’ olduğunu açıkladığını ve bunu yaparken üç farklı ilahtan değil tek bir Tanrı’dan söz ettiğini görüyoruz. Örneğin:
Her türlü tesellinin kaynağı olan Tanrı’ya, merhametli Baba’ya, Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı ve Babası’na övgüler olsun” (2. Korintliler 1:3).
“Sözüm ve bildirim, insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Ruh’un kanıtlayıcı gücüne dayanıyordu (1. Korintliler 2:4-5).
ve Mesih İsa’nın Tanrılığının açıklandığı, Romalılar Mektubu 9:5:
“O her şeyin üzerinde hüküm süren, sonsuza dek övülecek Tanrı’dır! Amin.”
Tanrı Sözü’ndeki bunlar gibi birçok ayet nedeniyle Hristiyanlar Tanrı’nın üçlü birliğine iman ederler. Bu öğreti, Tanrı’nın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olan üç ayrı ilahi “Kişi”den oluşan, tek, bölünemez bir bütün olduğunu ifade eder. Bir başka deyişle, Tanrı’nın üçlü birliği, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un birliğidir.
Kutsal Kitap’ta ‘Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’ ifadesi de, üstelik de bizzat Mesih İsa tarafından dile getirilmektedir. İsa, 28:19’da şu buyruğu verir: “Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin.” Ayrıca, örneğin Efesliler Mektubu 3:16-17 ve 1.Petrus Mektubu 1:2 ayetlerinde de Tanrı’nın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olan üç ilahi Kişisinden bir bütün ve tek Tanrı olarak söz edilir:
“Baba’nın kendi yüceliğinin zenginliği uyarınca Ruhu’yla sizi iç varlığınızda kudretle güçlendirmesini ve Mesih’in iman yoluyla yüreklerinizde yaşamasını dilerim..” (Efesliler 3:16); “İsa Mesih’in sözünü dinlemeniz ve O’nun kanının üzerinize serpilmesi için, Baba Tanrı’nın öngörüsü uyarınca Ruh tarafından kutsal kılınarak seçildiniz. Lütuf ve esenlik artan ölçüde sizin olsun.” (1. Pertus 1:2).
Üçlü birliği oluşturan Kişiler üç farklı varlık değildir. Yani üç değil sadece bir Tanrısal varlık, tek bir Tanrısal öz vardır. Ve Baba, Oğul ve Kutsal Ruh, tam anlamıyla öz-deştirler. Aynı varlık birliği içinde üç ayrı Kişi olarak, Tanrılığın bütün zenginliğine sonsuz ölçüde sahiptirler. Bir üçe bölünmüşlük söz konusu değildir.
Baba
Kadim Hristiyan iman ikrarları, Baba Tanrı’dan ‘Yerin ve Göğün Yaratıcısı’ ve ‘Bütün Güçlere Egemen Olan’ diye söz eder. Baba Tanrı, ulaşılmazlığı içindedir ve yaratıkları tarafından kavranması, anlaşılması ve algılanması, bir aracı olmadan mümkün değildir. Ancak bu aracının bir yaratık olması da olanaksızdır. Aksi takdirde o yaratığın da Tanrı’yla arasında bir aracı olması gerekirdi. Bu nedenle Baba’yı bize tanıtacak olan Kişi’nin de Tanrı olması gerekmektedir. 1. Timoteos Mektubu’nda belirtildiği gibi,
“Çünkü tek Tanrı ve Tanrı’yla insanlar arasında tek aracı vardır. O da insan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa’dır” (2:5).
Yani biz Baba’ya, Kendisi de Tanrı olan, Baba’yla aynı öze sahip olan Oğul, İsa aracılığıyla geliriz. İsa Mesih bu gerçeği, şu sözlerle öğretir:
“Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez. Beni tanısaydınız, Babam’ı da tanırdınız. Artık O’nu tanıyorsunuz, O’nu gördünüz.” (Yuhanna 14:6-7).
Oğul
Kutsal Kitap’taki üç ilahi Kişi’den biri olan Oğul, Tanrı’nın beden almış Söz’ü olan, Tanrı Oğlu İsa’dır. Sınırlı insan aklı ve düşünme alışkanlıkları bakımından, Oğul’un Tanrılığını kabul etmek, Baba’nın Tanrılığını kabul etmekten daha zor görünebilir. Ama bilinmesi gerekir ki Tanrı’nın bilgisi, insan zihninin tam olarak kavrayabileceği bir bilgi değildir. İnsan aklı, Tanrı’yı tam olarak kavrayamayacağı gibi böyle bir amaç için de yaratılmamıştır. İman bizim kendi zekamıza değil, Tanrı’nın sonsuz aklına ve gücüne güvenmeyi gerektirir.
Öte yandan, İsa Tanrı’dan kendi Babası ve Tanrı’sı olarak söz eder (Yuhanna 20:17) ve bu durumda O’na nasıl ve neden Tanrı olarak iman edilmesi gerektiği sorulabilir. Bu sorunun en dolaysız yanıtı, bizzat İsa’nın, kendisinden de Tanrı olarak söz etmiş olmasıdır. Örneğin, Yuhanna 10:30’da, İsa, “Ben ve Baba biriz” der. Görünüşte bir çelişki içerdiği düşünülebilecek bu durumun açıklaması, İsa’nın mutlak ve mükemmel anlamda ve aynı anda hem Tanrı hem de insan olduğu gerçeğinde (İsa Mesih’in ikili tabiatında) yatmaktadır.
İsa, kendisinden söz ederken, ‘Ben, Ben Olanım’ (‘Yahve’nin anlam açılımı) ifadesini sık sık kullandığını ve aynI zamanda kendisinden ‘İnsanoğlu’ ve ‘Tanrı Oğlu’ olarak da söz edebildiğini görüyoruz. Öyle ki, Yahudilerin O’nu öldürme girişimlerinin gerekçesi de buydu. Kutsal Kitap’tan okuyoruz ki, İsa’nın çağdaşı olan Yahudiler, O’nun kendisini Tanrı’nın Oğlu ve ‘Ben Olan, Var Olan’ (Yahve) diye nitelemesini bir ‘şirk’ olarak görmüşler (Yuhanna 10:33) ve İsa’yı taşlayarak öldürmeye kalkmışlardı. O’ndan şikayetçi olarak çarmıha gerilmesi için Romalı yöneticilere vermelerinin nedeni de, İsa’nın kendisiyle ilgili bu iddialarıydı:
“Yahudiler (Romalı vali ve yargıç Pilatus’a) şu karşılığı verdiler: ‘Bizim bir yasamız var, bu yasaya göre O’nun ölmesi gerekir. Çünkü kendisinin Tanrı Oğlu olduğunu ileri sürüyor’” (Yuhanna 19:7).
Kutsal Ruh
Tanrısal üçlü birliğin kişilerinden biri olan Kutsal Ruh, Baba’dan ve dolayısıyla Oğul’dan çıkar, Oğul’un isteğiyle, imanlılar topluluğunu yönetmesi, eğitmesi ve onları Mesih İsa aracılığıyla Baba’ya yöneltmesi için Baba ve Oğul tarafından gönderilir:
“Baba’dan size göndereceğim Yardımcı, yani Baba’dan çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, bana tanıklık edecek” (Yuhanna 15:26).
Kutsal Ruh’ da, tıpkı Baba ve Oğul gibi, yaratılmış değildir; Baba ve Oğul ile öz birliği halindedir.
İznik Konsili ve Üçlü Birlik
Tanrı’nın üçlü birliği inancı, Kutsal Kitap’ın birçok ayetinde belirgin bir biçimde bulunmakla birlikte, eğer tarihte Kilise içinden bazı kişiler Tanrı hakkındaki bu gerçeğe açıkça karşı çıkmamış ve doğru öğretiye saldırmamış olsaydı, bu kadar ayrıntılı bir biçimde tanımlanmasına belki de gerek olmayacaktı. Ancak Kilise tarihinin erken dönemlerinde, Arius adlı bir episkopos, bu tür bir saldırı başlattı. O, İsa’nın Tanrı olmakla birlikte Baba’yla öz birliği içinde olmadığını söyledi. Arius, kilise öğretisi olan üçlü birliği çok tanrıcılık / “şirk” olmakla suçlasa da, asıl çok tanrıcılık onunki gibi bir öğreti olabilirdi. Çünkü her ne kadar İsa Mesih’e ilahi bir nitelik atfetse de, O’nunla Baba Tanrı arasındaki öz birliğini yok sayıyor, dolayısıyla iki ayrı tanrısal varlık farz ediyordu.
Esasen bu sorunun çözüme kavuşması amacıyla dönemin önde gelen Hristiyan alimleri, dünyanın her yerinden gelerek, M.S. 325 yılında İznik’te toplandılar. Tarihe İznik Konseyi diye geçen bu önemli konferansta, Tanrı’nın niteliği ve kimliği hakkında Arius ve yandaşlarının yol açtığı bu yanlış düşünce düzeltildi. İznik Konseyi’nin sonuç bildirgesi olarak da düşünülebilecek olan İznik Evrensel İman Bildirgesi (İznik Amentüsü), Tek Tanrısal özün, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olan üç İlahi Kişi’den oluştuğunu ve doğru Hristiyan imanının Tanrı hakkındaki bu gerçeğe bağlı kalmak olduğunu duyurur.
4.Yüzyıl’da yazılan Athanasius İman Bildirgesi’nde ise salt üçlü birlik konusuna odaklanılmıştır. Bu uzun ve ayrıntılı metinle, Tanrı’nın üçlü birliği bütün yanlış anlamaları ortadan kaldıracak bir açıklıkla tarif edildi ve Kilise’nin bu konudaki doğru imanı bir kez daha belirtildi.