İsa: İyiliğin Kaynağı


“Ben gerçek asmayım ve Babam bağcıdır. Bende meyve vermeyen her çubuğu kesip atar, meyve veren her çubuğu ise daha çok meyve versin diye budayıp temizler. Size söylediğim sözle siz şimdiden temizsiniz. Bende kalın, ben de sizde kalayım. Çubuk asmada kalmazsa kendiliğinden meyve veremez. Bunun gibi, siz de bende kalmazsanız meyve veremezsiniz. Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız. Bir kimse bende kalmazsa, çubuk gibi dışarı atılır ve kurur. Böylelerini toplar, ateşe atıp yakarlar. Eğer bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir. Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz. “Baba’nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın. Eğer buyruklarımı yerine getirirseniz sevgimde kalırsınız, tıpkı benim de Babam’ın buyruklarını yerine getirdiğim ve sevgisinde kaldığım gibi…

İsa’nın bu harika benzetmesini her okuduğumda aklıma “organik birlik” ifadesi geliyor. Gerçi organik birlikte bir “karşılıklı bağımlılık” söz konusu ve elbette Mesih bize bağımlı değil. Biz O’na bağımlıyız. Ama şöyle düşünelim: Bizi bu kadar çok seven Mesih, salt bu sevgisi nedeniyle, bizimle hep birlik içinde olmak istiyor. Tıpkı bir annenin hep bebeğiyle birlikte olmak istemesi gibi. Bebek annenin karnındayken, aralarındaki bu birlik göbek bağıyla sağlanır. Bebek doğduğunda da anne onu bedeninin özünden gelen yaşam suyuyla, kendi sütüyle besler. Aralarında organik bir birlik vardır.

İşte Tanrı’yla İsa, Baba’yla Oğlu arasındaki ilahi birlik de buna benzetilebilir kardeşler. Ve İsa, O’na iman edenleri de bu “organik” birliğin bir parçası olmaya davet ediyor. O bütün insanları çok seviyor ve istiyor ki bizler de Tanrı’yla birlik halinde olalım. Biz insanlar da bu ilahi Baba-Oğul birliğine dahil olalım. Bu, ölümden yaşama, sonsuzluğa geçmek demektir.

İsa çağırıyor

Bunun için İsa bütün insanları kendisine çağırıyor. İnsanların O’na inanmasını ve O’na gelmelerini arzu ediyor. “Bana inanın, bana gelin ve bende kalın,” diyor bizlere.

“Kalmak” sözcüğü, dikkatli düşünmezsek, akla bir durağanlık düşüncesi getirebilir. Sanki İsa, “Bende kalın ve hiçbir şey yapmayın” diyormuş gibi. Oysa tam aksine, O, kendisinde kalmamız yoluyla iyi meyveler vereceğimizi, yani insanlara, dünyaya, çevremize yararlı işler yapacağımızı söylüyor. Dikkat ettin mi, bu ayetlerde İsa hep meyve vermekten söz ediyor.

Az önce bir organik birlik benzetmesi yaptım ama tabii “organik” kelimesi aslında biyolojik bir anlam içeriyor. Tanrı ise bildiğimiz gibi Ruh’tur. Yuhanna Kitabı 4.bölüm,  24.ayette böyle yazar. Dolayısıyla İsa’nın söz ettiği birlik “organik” değil, ruhsaldır. Tanrı Ruh olduğuna göre Tanrısal üçlü birlik de ruhsal bir birliktir. İşte İsa, kendisine iman edenlerin bu birliğe dahil olacaklarını söylüyor ve aslında “Bende kalın” derken, işte bu ilahi birliği kastediyor. Gerçekten de İsa’da kalmak demek, Tanrı’da kalmak demektir.

İsa’nın sevgisinde kalmak

İsa Mesih, “Buyruklarımı yerine getirirseniz” diyor. İsa’nın buyruklarını yerine getirmek ve İsa’da kalmak; bu iki durumdan hangisi önce geliyor acaba? Yani hangisi sebep, hangisi sonuç? İsa “Buyruklarımı yerine getirirseniz, sevgimde kalırsınız” dediğine göre, şöyle düşünülebilir: Önce O’nun buyruklarını yerine getirelim ki bu sayede O’nda kalalım.

Ama öncelik İsa’da, O’nun Sevgisi’nde kalmaktır kardeşler. Biz İsa’da kalmalıyız. Tıpkı bir asma çubuğunun asmada kaldığı gibi. Ancak bu sayede, tıpkı asma çubuğunun, bağlandığı asma ile öz birliği içine girmesi gibi, biz de İsa ile öz birliği haline geliriz. Böylece O’ndaki harika özellikler bize de geçmeye başlar.

Süt emen bebek örneğine geri dönersek; o bebek ne yaptığını iyi bilmektedir. Süt emerken hiç kıpırdamaz, neredeyse gözünü bile kırpmaz. Annesinde kalmaktadır.

İşte aynı şekilde, imanlı insanlar da (imanlarının sonucu olarak Mesih’in çağrısına uyup O’na geldikten sonra) O’nda kalmalıdırlar. Bunun iççin, her şeyden önce, O’nun buyruklarından yani Tanrı Sözü olan Kutsal Kitap’tan ayrılmamalıdırlar. “Sadece bir kitap okuyarak bu olur mu?”

diye sorabiliriz. Tanrı Sözü olan Kutsal Kitap herhangi bir kitap değildir. Tanrı’nın Sözü, İbraniler Mektubu 4.bölüm12.ayetteki ifadeyle, “Diri ve etkilidir”. Bu nedenle Tanrı Sözü’nü okumak, bizi Mesih’e yakın tutar, O’ndan uzaklaşmamıza engel olur. O’nunla aramızda kesintisiz bir ilişki, böylece sürer gider.

Mesih’in sevgisinde kalmak

Mesih, “Sözlerim sizde kalsın” dediği gibi, “Sevgimde kalın” ifadesini de kullanıyor kardeşler. Demek ki İsa’nın sözleri ile İsa’nın sevgisi birbirinden ayrı düşünülemez. Ve bir imanlı Kutsal Kitap’ı, Mesih’in sözlerini okuduğunda, çarmıhla ve Rabbimizin hayat dolu dirilişiyle ilgili sevindirici haberi işittiğinde, bu sözler o kişide mutlaka etkin sonuçlar doğuracak, verimli ve bereketli olacaktır.

İşte bu söz ve bu sevgi, ki her ikisi de Tanrısal kökenlidir, imanlı kişide güzel meyveler üretecektir. Sevgi gibi, bilgelik gibi, merhamet gibi. Bütün iyi eylemler ancak Mesih’te olmak ve Mesih’te kalmakla mümkündür. O’nsuz hiçbir şey yapamayız.

Gerçekten de öyle: İsa’sız hiçbir iyi iş yapamayız. Evet kendi aklımızca bir sürü şey yapabiliriz ama bunların hiçbiri “iyi” olmaz. İsa’ya dayandırılmamış iyilikler aslında iyilik değildir. İsa’dan kaynaklanmayan, öz suyunu O gerçek asmadan almayan hiçbir iyilik girişimi, gerçek anlamda iyilik olamaz.

Şöyle düşünelim: Bütün iyilikler Tanrı’dan gelmiyor mu? Tanrı’nın dışında bir iyilik kaynağı mı var? Sen diyebilir misin ki, iki tane iyilik kaynağı vardır: Biri Tanrı biri de ben! Ne kadar saçma bir laf olurdu değil mi? Tek bir iyilik kaynağı vardır, O da Tanrı’dır elbette. İşte bu nedenle bir insanın yaptığı bir iş, gerçekten de iyi bir işse, yani gerçek bir iyilikse, mutlaka Tanrı’dan geliyor, Tanrı’dan kaynaklanıyor olmalıdır. İşte gerçek asma olan, iyi meyvelerin tek ve gerçek kaynağı olan Tanrı, diyor ki “Bensiz hiçbir şey, -yani hiçbir iyi iş- yapamazsınız.” Rabbimiz İsa, sevgiyle anlatıyor bize. Şöyle demiş oluyor: Bende kalın, Benim sevgimde kalın, Benim sözlerimi okuyun, dinleyin, paylaşın, sözlerim sizde kalsın. Benden dileyin. Babam’ın nesi varsa benimdir. Bende kalmanız demek, Tanrı’da kalmanız demektir.

Kardeşler Tanrı’nın bizi kendi üçlü birliğine davet etmesi ne kadar büyük bir lütuf, değil mi? Baba ile Oğul arasındaki ilahi sevgiye bizi de, Kutsal Ruh’u aracılığıyla çağırdığı için ne kadar şanslıyız! Ve Tanrımız bize olan bu merhamet dolu lütfunu, şimdi de Ruh’u aracılığıyla sürdürüyor. Mesih’e ait olan insanlar topluluğu, Mesih’in Sözü ve Ruhu aracılığıyla, O’nun canı pahasına bizimle paylaştığı hayat dolu sevgisiyle besleniyor. Böylece imanlılar, İsa’nın sevgisini bütün dünyayla paylaşmaya devam ediyor. İsa Mesih’in sonsuz yaşamı, sonsuz mutluluk reçetesi olan Tanrı Sözü’nü bütün insanlara duyuruyor.

Dua Edelim: Sevgili Baba, bizi kendi sonsuz yaşamına çağırdığın için sana şükrediyoruz. Bizim her zaman Mesih aracılığıyla sende kalmamızı sağla. Amin.

Facebook
Twitter
WhatsApp
E-Posta

Benzer Yazılar

Yorumlar