Kendini Tanıtan Tanrı

 

Sonra onlara şöyle dedi: “Daha sizlerle birlikteyken, ‘Musa’nın Yasası’nda, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlar’da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir’ demiştim.” Bundan sonra Kutsal Yazılar’ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı.  Onlara dedi ki, “Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim’den başlayarak bütün uluslara O’nun adıyla duyurulacak. Sizler bu olayların tanıklarısınız. Ben de Babam’ın vaat ettiğini size göndereceğim. Ama siz, yücelerden gelecek güçle kuşanıncaya dek kentte kalın.”

İsa onları kentin dışına, Beytanya’nın yakınlarına kadar götürdü. Ellerini kaldırarak onları kutsadı. Ve onları kutsarken yanlarından ayrıldı, göğe alındı. Öğrencileri O’na tapındılar ve büyük sevinç içinde Yeruşalim’e döndüler. Sürekli tapınakta bulunuyor, Tanrı’yı övüyorlardı.

Hristiyan olmayan dostlarımızın çoğu Eski Antlaşma’nın tamamının değil, sadece İncil’in İsa ile ilgili olduğunu düşünürler. Tevrat, Mezmurlar gibi Eski Antlaşma kitapları ise, daha çok İbrahim, Musa, Davut gibi kişilerin yaşamlarına ilişkinmiş gibi bir algı vardır. Hristiyanlar içinde bile Eski Antlaşma’nın ana konusunun İsrail halkının tarihi olduğunu düşünenler bulunur. Ama sadece İncil yani Müjde bölümü değil, Kutsal Kitap’ın tamamı Mesih İsa ile ilgilidir ve merkez noktası olarak O’nu alır.

Müjde metnimizde, dirilmiş Mesih’in, öğrencileriyle yaptığı son yüz yüze konuşma anlatılıyor. İsa ölümden dirildikten sonra, göğe alındığı güne kadar, öğrencileriyle çeşitli defalar bir araya geldi. Onlara kendini gösterdi, onlarla konuştu, onları güçlendirdi, kutsadı ve görevlendirdi.

Ve bu ayetlerde okuduğumuz gibi, “Kutsal Yazılar’ı anlayabilmeleri için onların zihinlerini açtı.”

Evet, Tanrı sözünü anlayabilmemiz için zihinlerimizi açan bizzat İsa’dır. Yine Luka Müjdesi’nde Mesih’in “kendisini tanıyabilmeleri için” öğrencilerin gözlerini açtığını da okuruz. Dirildiği gün, Emmaus yolunda kendisini gösterdiği öğrencilerine Kutsal Yazılar’ı öğretmişti. Eski Antlaşma’nın O’nunla ilgili olduğunu ayet ayet onlara anlatmıştı. Öğrencilerinin evlerine konuk olmuş ve onların gözlerini açmıştı. 30 ve 31.ayetlerde şöyle yazılıdır:

“Onlarla sofrada otururken İsa ekmek aldı, şükretti ve ekmeği bölüp onlara verdi. O zaman onların gözleri açıldı ve kendisini tanıdılar.”

Gerçekten de, Tanrı sözünü anlamakla İsa Mesih’i tanımak aynı şeydir. Yuhanna Müjdesi’nde dendiği gibi, İsa zaten Tanrı Sözü’nün ta kendisidir: “Söz beden alıp aramızda yaşadı” (Yuhanna 1:14). Yani Tanrı Oğlu İsa, beden alıp, insan olup dünyaya geldi.

O bu dünyadaki hizmeti boyunca yaşamı, ölümü ve dirilişiyle öğrencilerine Tanrı’yı tanıttı. Ve onlara Söz’ünü öğretti.

Müjde metnimizde İsa’nın bütün bunları yaptıktan sonra yanlarından ayrılıp göğe alındığını okuyoruz. Bu acaba ne demek? O öğrencilerini terk mi ediyor? Asla!

İsa öğrencilerine “Sizi öksüz bırakmayacağım, size geri döneceğim” diye vaatte bulunmuştu.  (Yuhanna 14:18) O’nun dirildikten sonra bedensel olarak öğrencileriyle bir arada kalması, sonsuza dek onlarla birlikte dolaşması anlamlı olmazdı. Çünkü O’nun dirilmiş olduğunu gözümüzle görseydik, diriliş gerçeğine iman etmemize gerek kalmazdı. Diyebiliriz ki, imana yer kalmazdı. Üstelik O Diri Olan’dır ama bizler, O’nun öğrencileri, henüz bedensel anlamda dirilmedik. Bizim bedensel dirilişimiz son günde, İsa’nın tekrar geleceği zaman gerçekleşecek ve O bizim ölümlü bedenlerimizi kendisininki gibi ölümsüz bedenlerle değiştirecek. Bizi diriltecek. O güne dek bizimle birlikte olması ve diriliğini bizimle paylaşması için İsa bize Ruh’unu verdi. Vaftiz olduğun zaman sen de O’nun Kutsal Ruh’unu aldın.

Demek ki İsa bizden hiçbir zaman uzaklaşmıyor. Bu dünyadaki bedensel hizmeti elbette belli bir zaman süresiyle sınırlıydı. Öyle olması da gerekli ve uygun olandı zaten. Dünya, insanlar, İsa’nın dirilmiş olduğunu O’nu gözleriyle görerek değil, öğrencilerin bütün uluslara duyuracağı Müjde aracılığıyla duyacak, öğrenecek, böylece iman edeceklerdi.

Sevgili kardeşim, İsa Mesih, Emmaus yolundaki öğrencilerine yaptığı gibi şimdi senin de gözlerini açıyor. Böylece sen O’nu tanıyabiliyorsun. Ve İsa, bugünkü metnimizde öğrencilerine yaptığı gibi şimdi senin de zihnini açıyor. Vaftiz olmuş olan, O’nu dinleyen, O’nun sofrasında O’nunla paydaş olan her öğrencisi gibi sen de O’nun Söz’ünü anlayabilirsin.

Kutsal Kitap bir bütün olarak bütünüyle İsa ile ilgilidir. Mesih merkezlidir. Bu, İsa Mesih’in bizim ve bütün dünyanın tek Kurtarıcı’sı olmasından dolayı böyledir. Kutsal Kitap Rab’bimizden bahsederken bu gerçeği yeterince açık biçimde vurguluyor:

Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur. (Elçilerin İşleri 4:12)

Kutsal Kitap bize Tanrı’ya başkaldırdığımız için ilk atamız Adem’den devraldığımız günahlı bir doğamız olduğunu anlatıyor ve Tanrı bu durumdan hoşnut değil. O bizi günahın ve kötülüğün pençesinden kurtarmak istiyor. İşte bizler insanların kurtuluşa ve bir Kurtarıcı’ya olan ihtiyacından bahsederken bu gerçeği dile getiriyoruz.

Biz Kutsal Kitap’ımızı okurken, bu gerçeği dikkate alalım. Sadece Yeni Antlaşma değil, Eski Antlaşma’da da, Mesih’in dünyaya gelişi, yaşayışı, acı çekmesi, ölümü ve dirilişi anlatılıyor. Ve tabii Kutsal Ruh’unu göndererek kendisine iman edenlerin yaşamlarında, Kilise’sinde nasıl etkin olmaya devam edeceği de.

Harika olan şu; İsa, kendisi hakkındaki bu Kitap’ı sana ve bana, bizzat kendisi anlatıyor. Zihnimizi, kalplerimizi açan O’dur. Sözlerini anlayabilmemiz için bize iman veren O’dur. Biz ne kadar zeki olursak olalım, eğer imanımız olmasaydı, Tanrı sözü bize kapalı kalırdı. Onu anlamamızı sağlayan ve zihnimizin kapılarını açan anahtar, imandır. Ve İsa Mesih bizlere işte bu imanı lütfediyor.

İsa’nın ilk öğrencileri, O’nunla konuştular, sesini duydular, yüzünü gördüler. Kutsal Kitap’ın tamamen İsa Mesih’le ve O’nun yaşamı, ölümü ve dirilişiyle ilgili olduğunu, kendisinden öğrendiler. O’nunla ilgili bu harika gerçekleri O’nun Kutsal Ruh’u aracılığıyla, O’nun öğretmenliğinde hem kaleme aldılar, hem de sözlü olarak dünyaya duyurdular.

Sevgili imanlı kardeşim; senin için de durum böyledir. Sen, dirilmiş Rab’bin İsa Mesih’i henüz gözünle görmedin ama O’nun yaşam veren Ruh’u vaftizinde sana da verildi: Kutsal Ruh’u aldın. O’nun Kilisesi’nde O’nun sözünü, O’ndan öğreniyorsun. İsa Mesih, dünyanın sonuna kadar seninle birliktedir (Matta 28:20).

Dua Edelim: Sevgili Rab’bimiz, Mesih İsa. Bizi ölümün ve günahın egemenliğinden kurtarmak için aramıza geldiğin, bizim için canını verdiğin, ve seninle ilgili gerçeklere iman edebilelim ve onları anlayalım diye zihinlerimizi açtığın, Kutsal Ruh’unu bizimle paylaştığın için sana şükürler olsun. Amin.

Facebook
Twitter
WhatsApp
E-Posta

Benzer Yazılar

Yorumlar