Acı çeken insanın aklında bir soru var. “Neden?”
Neden bunlar başıma geliyor? Neden ben? Neden şimdi? Neden bu kadar çok? Neden?
Bir yandan bu soru oldukça önemlidir. Ama korkunç bir durum yaşadıktan sonra fark edeceğin şey, kendi içinde tatmin edici bir cevap bulamayacağındır. Yaşadığın şeyin amacını sorgulayınca varacağın sonuç bunu ancak Tanrı’nın bilebileceğidir. Başından kötü birtakım olaylar geçmiş insanların söyleyeceği şey Tanrı’nın bu soruları cevaplamadığıdır ki cevaplasa bile bunun tatmin etmediğidir.
Bu tıpkı annelerin çocuklarına her ne kadar erken yatmanın önemini, tadı acı da olsa ilaçlarını içmeleri gerektiğini atlatsa da çocukların bunu kabullenememesine benzer. Her ne kadar anlatsalar da çocuklar sadece “Ama neden?” derler.
Peki biz neden sorusunu bırakmayı denesek? Acı çektiğimizde bambaşka sorular sorsak? Tanrı bizim nedenle başlayanlar sorularımıza cevap vermemeyi seçiyorsa, biz daha iyi sorular sormaya başlasak?
Mesela şöyle desek; “Peki Rab. Yaşadıklarımın nedenini bilmesem de sana güveniyorum. Zaten benim aklım nedenini anlayamıyor. Ama yalvarırım benim ellerimi boş bırakma. Bu kötülükten nasıl bir iyilik çıkaracaksın? Bana olan sevgini ve lütfunu nasıl göstereceksin? Bana kendimle ve seninle ilgili ne gibi gerçekler göstereceksin? Bende neyi değiştireceksin? Çektiğim acılar nasıl başkalarına yardım edecek?
Evet Tanrı neden sorusuna cevap vermiyor ama bizim ellerimizi de boş bırakmıyor. Bize ihtiyacımızın farkında olmadığımız başka cevaplar veriyor.
Senin yüreğini hangi sorular meşgul ediyor? Nasıl teselli edilmek isterdin? Düşüncelerini yorumlarda bizimle paylaş!