Yerdeki Hazineler Ve Gökteki Hazineler

 

Petrus O’na, “Bak” dedi, “Biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik, kazancımız ne olacak?”

İsa onlara, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Her şey yenilendiğinde, İnsanoğlu görkemli tahtına oturduğunda, siz, evet ardımdan gelen sizler, on iki tahta oturup İsrail’in on iki oymağını yargılayacaksınız. Benim adım uğruna evlerini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakan herkes, bunların yüz katını elde edecek ve sonsuz yaşamı miras alacak. Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak.”

Petrus’un İsa’ya sorduğu bu sorudan hemen önce, zengin bir genç adam İsa’ya gelir ve sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapması gerektiğini sorar. İsa ona Tanrı’nın buyruklarına uymasını söyler ve şöyle der: “Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle.”

Adam bu sözleri işitince üzüntü içinde oradan uzaklaşır.

O genç adamın bütün zenginliği bu dünyaya aitti. Ölümlü ve sonlu yaşama ait olan, ölümlü, sonlu şeylere gönlünü bağlamıştı. Belki de sadece para pul değil, ilişkileri konusunda da durum böyleydi.

Petrus, işte böyle bir konuşmanın üzerine, şu soruyu sordu: “Biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik. Kazancımız ne olacak?”

Belki Petrus, İsa uğruna, yani sonsuz yaşam uğruna henüz her şeyini terk etmemişti ama bu soruyu sorarken yine de dürüsttü. Ama sorusunda bir mantık hatası olduğu düşünülebilir. Çünkü hem her şeyi bıraktığını söylüyordu, hem de ‘kazancım ne olacak’ diye soruyordu. Demek ki Petrus, İsa’nın sonsuz yaşamın ta kendisi olduğunu henüz tam olarak bilmiyordu. Bütün iyiliğin İsa’dan kaynaklandığını, o genç adam gibi, Petrus da henüz göremiyordu.

Sonsuz yaşam, İsa’nın ardınca gelen bizler içindir. Ama bu yaşamı biz elde etmedik; sonsuz yaşamı, senin ve benim için, İsa kazandı. Tanrı’nın beden alıp insan olmasının bir nedeni de bu.  Sonsuz hayat sahibi olan ölümsüz Tanrı, bu ölümlü dünyaya geldi. Ölümsüz varlık, insan bedenini aldı ki biz ölümlülere kendi sonsuz yaşamını armağan edebilsin.

İsa çarmıh üzerinde öldü ki dirilişiyle bizim için sonsuz bir dirilik kazansın. Sana ebedi hayatın, cennetin kapılarını açabilsin.

Petrus’un İsa’ya sorduğu bu soru sana da ilginç gelmiyor mu? “Biz her şeyi bırakıp senin ardınca geldik. Kazancımız ne olacak?”

İsa’nın ardınca gelmek, bu sonlu dünyaya ait bağımlılıklarımızdan vazgeçip İsa’ya bağlanmak demektir. İsa’nın ardınca gelmek,  sonsuz yaşama geçmektir. Rabbimiz kendisini, “Yol, gerçek ve yaşam benim” sözleriyle tanımlar. (Yuhanna 14:6)

Ölümden dirilmiş olan Mesih, bu zaferiyle sonsuz yaşamı herkes için çoktan kazandı. Ona iman eden kişinin korkmasına gerek yok. Sen de gel ve bu sonsuz yaşamı Rab’bin ellerinden al. O’nun sana armağan ettiği sonsuzluğu kabul et. O zaman hiçbir şey için kaygılanmayacaksın. Bedensel ölüm bile seni kaygılandırmayacak. Çünkü ölmek sadece bu ölümlü, sonlu yaşamdan ayrılmak demektir. Ve bizim ölümlü yaşamımızın bağımlılıkları da ölümlüdür.

Senin bağımlılığın hangisi, ya da hangileri? Mal-mülk? Alışkanlıkların? Bedensel zevkler ya da ilgilendiğin dünyasal konular? İşin, kariyerin, hobilerin, ilişkilerin, sosyal çevren? Bunların hiçbiri özünde kötü şeyler olmayabilir. Kötü olan, onlara yapışman, onlara bağlanman. O zaman kendini bu ölümlü şeylere mahkum etmiş oluyorsun.

Sonlu olan şeylere böyle sımsıkı sarılırsak, Tanrı’nın ölümsüz yaşamına nasıl girebiliriz ki? Bu, Mesih’e ve onun bizim için dirildiği gerçeğine güvenmemek demek olmaz mı?

Eski yaşama ait eskiyen zenginlikler olduğu gibi, yeni, sonsuz yaşama ait eskimeyen zenginlikler de vardır. Eski yaşamın yani Adem’den gelen ve günahın sakatladığı ölümlü yaşamımızın “zenginlikleri” de ölümlü. Öte yandan, sonsuz yaşamın zenginlikleri de sonsuz ve ölümsüz. Sen Mesih’in ailesine dahil olmakla, şimdiden o sonsuz mutluluk yaşamının zenginliklerini ve mutluluklarını tatmaya başladın bile. Bu dünyadaki verimsiz, sevgisiz, çıkar dolu sahte ilişkilerin belki bitiyor. Eski arkadaşların belki senin bu yeni yaşamını beğenmiyor. Belki seninle alay ediyorlar ya da seni aralarında istemiyorlar. Ama sen bu sahte dostların yerine Mesih’in bedeni olan kilisede gerçek kardeşlerinle tanışıyorsun. Rab seni hemen her gün yeni kardeşlerinle tanıştırıyor ve tanıştıracak.

Bir düşünsene: Ölüme mahkum ilişkiler yerine, sonsuza dek sürecek gerçek ilişkiler, derin bir sevgi ve anlayışa dayalı gerçek dostluklar, gerçek kardeşler, hem de yüzbinlerce, milyonlarca. Ve onların hepsi senin. Mesih onları sana verdi. Bütün bu kardeşlerin, Mesih’teki bu yeni yakınların şimdiden senindir, ve sonsuza kadar da senin kalacaklar. Sen de onlarınsın.

Ve tabii Mesih uğruna vazgeçtiğin dünyasal zevkler ya da para, konum, unvan gibi ayrıcalıklar. Bunların yerine de sahici, ölümsüz, son-suz olanları sana veriliyor ve verilmeye devam edecek. Bütün bu bereketlere sen Mesih’te ve Mesih aracılığıyla sahipsin. Seni sonlu yaşamın zincirlerinden özgürleştirmek için dünyaya gelen Kurtarıcı’n İsa Mesih, bu vaadi Petrus’a olduğu gibi sana da veriyor:

“Benim adım uğruna eski verimsiz yaşantını ve bağımlılıklarını geride bırakan, bırakmak için dua eden sen, bunların yerine çok daha iyi şeyler elde edecek ve sonsuz yaşamı miras alacaksın.”

Dua Edelim: Ya Rab, kendi yaptıklarımıza güvenerek senin önünde duramayız. Yine de sen, sana ve kardeşlerimize hizmet etmemize razı oluyorsun. Bize yardım et ki geçici olana değil, kalıcı olan İsa Mesih’e güvenelim. Bunu senden İsa Mesih’in adıyla istiyoruz. Amin!

Facebook
Twitter
WhatsApp
E-Posta

Benzer Yazılar

Yorumlar